Bir muazzam mutluluk tablosuna tanıklık etmenin beldesi…
Çok uzun zamandır böylesi bir mevsimi yaşamamıştı bu şirin ilçemiz. Bu Ramazan iklimi ancak ahlak medeniyeti olan İslam’ın bir yansımasıdır. Yüz bin nüfuslu bu ilçemizde binlerce defa binlerce kalbe dokunuldu. Önemli olan da bu değil midir.
Bir ‘kalp medeniyeti’ inşa etmektir aslolan. Yetimin eline dokunmak, onun peygamber kokulu kalbinde mutluluk inşa etmektir Ramazan. Bu aziz ay münasebetiyle binlerce kalpteki pırıl pırıl o ümidi görmek, bahtiyarlık değil de, başka ne olabilir ki. Nusaybin’de Ramazan ayı, çok bereketli geçti, hanelerde ‘paylaşma’ adına sayısız sevinç paylaşıldı, yardım etmek, yardım edilmek bahanemiz oldu, bir çorba tasa ortak olmak, sevgi gözyaşlarını hiç tanımadığın çocuklarla bölüşme nasıl bir deryadır, nasıl bir hülyadır, nasıl bir saadet, bu saadet sağanağına, bu bahtiyarlık demine katkı sunanların ellerinden ayaklarından binlerce defa öpüyorum. Bir olmak, beraber olmak, hakikat adına kardeş olmak nasıl bir histir, nasıl bir hazdır, nasıl bir hâldir. Gözyaşımız, bu ay bizi hürriyetin esaretine aldı. Gözlerimizin yaşı pınar oldu aktı aktı, kalpten kalbe yol buluncaya değin. Bir yetimle gözyaşınızı paylaşmanın zenginliği, Rabbin mükâfatına mazhar olmanın güzergâhıdır, girizgâhıdır…
Fakirin fukaranın, yetimin öksüzün, garibin gurabanın gözlerinden gönlüne akan aşk ırmağına herkesin uğramasını diliyorum. Nusaybin böyle bir dem yaşadı, Nusaybinliler böylesi bir zaman yaşattı kardeşlerine komşularına. Olan olmayana verdi, olmayan selam verdi, çocuklar ama binlercesi giydirildi sevindirildi, bayramlıklarıyla erkenden tanıştılar, yetimlerimizin ellerinden tutuldu, kendisi de hem öksüz hem de bir yetim olan kâinatın gülü Muhammed Mustafa’nın yetimlerine el uzatıldı, gönül ardına kadar açıldı. Gönül, sen nasıl bir emanetsin… Aşkın ve ahlakın gözyaşıyla sulanan bir emaresin…