Galiba bu demokrasi ve özgürlük haklarını lüzumundan fazla kullanmaya göz yummak, bize biraz fazla bol geliyor.
Daha yakın bir zamanda, Referandum öncesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanının Almanya’da, Türk vatandaşlarına yapacağı konuşmaya müsaade edilmezken, PKK yandaşlarının ve elemanlarının, Alman Parlamentosunun karşısında, Apo posterleri ve PKK bayrakları ile yürüyüş ve gösteri yapması, açıkça teşvik edilirken ve görmezden gelinirken, güvenlik gerekçesiyle, yine 6-7 Temmuz da, Hamburg’da yapılacak olan G20 toplantısında, Tayyip Erdoğan’ın, Türk vatandaşlarına hitap etmesine, yine müsaade edilmeyeceği açıklandı.
Avrupa’nın bu kadar ikiyüzlülüğüne ve sahte demokratlığına karşı, biz onlardan daha mı Demokrat ve özgürlükçüyüz ki, her isteyen, istediği yol ve güzergah da, istediği gün ve istediği saatte, istediği kadar miting, yürüyüş ve gösteri yapabiliyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ne ayrıcalığı var ki, kendisinin ve partisinin almış olduğu kararıyla, Ankara’dan İstanbul’a kadar sürecek, karayolu üzerinde herkesi tedirgin edecek, partisinin dışında da her türlü terör örgütünün ve provokatif eylem yapabilecek olanların, eylemlerine açık olacak büyük bir yürüyüşü başlattı ve hükümet hiçbir şekilde bir sınırlama getirmeden, 15-20 gün sürecek bu yürüyüşe fırsat veriyor.
Kontrolü mümkün olmayan, her an bir provokasyona açık olan, böyle bir yürüyüş acaba Avrupa›nın herhangi bir şehrinde veya bir Devleti›nde yapılmasına müsaade edilebilir mi?