15 Temmuz’da tanklara ve helikopterlere karşı, canını feda edenlerin, her seviyede akademik bilgisi olmasa da, vatan, millet, din, iman, bayrak sevgisi ve saygısı gibi, bildiklerine çok sıkı sarılmak gibi bir özelliği var.
Bu itibarla tarihimizde görülen olağanüstü fedakârlıklar, şehitliğe koşarak gitme arzusu itibariyle, dillere destan olmuştur. Çanakkale Savaşı’ndaki Seyit Onbaşı’nın, 200 kilonun üstündeki bir mermiyi topa sürmesi gibi, ordunun sıkıştığı bir anda, kendisine olağanüstü görev üstlenmesi ve durumdan vazife çıkarması gibi, çok ani bir kararla işe sarılması ve o işi sahiplenmesi gibi bir özellikleri var.
Hadiseleri o anda kavrayıp hızlı karar verip kendini ateşe atması, 15 Temmuz’da da açıkça görüldüğü gibi inancı itibariyle, o gün ülkenin büyük bir felakete sürüklenebileceğini ve büyük bir ihanete uğradığını hissettiği anda, tanklara kafa atabilecek kadar ani bir kararla ve bir koordinasyonla, el birliği ile bir tepki hareketi geliştirdi.
Bu durumdan vazife çıkarma özelliği meselesi, bizim milletimize has bir özelliktir. Boyunduruğun yere düştüğü bir zamanda, topyekûn asker bir millet olarak, dört bir cephede, yedi düvele karşı, kadınıyla, erkeğiyle, bütün dünyaya, kurtuluş savaşında ve Çanakkale’de göstermiştik ve yine gösteririz, her zaman gösteririz, bu milletin genlerinde bu vardır.
Kurtuluş savaşında, bütün yurt sathında, ordularımızın dağıtıldığı bir ortamda, Kuvay-i Milliye teşkilatlarının derhal kurularak, düşmanla savaşmaya başlaması, rakiplerimizin hiç beklemediği bir direnmeydi.