15 Temmuz darbe girişiminden sonra üniversitelerde gerçek bir FETÖ temizliği yapılmamış, YÖK tarafından göstermelik olarak kısa bir süre için 1577 dekanın görevi askıya alınmış akabinde ise şüpheli bir eleme ile çoğu iade edilmiştir. Üniversitede üst düzey yönetim kadrolarına ve Röktörlerine dokunulmamıştır.
Halbuki geçen haftada üniversiteler ve YÖK ile ilgili yazımızda belirttiğimiz gibi, Üniversitelere girip asistan, doktor, doçent ve profesör olma talimatı ise, 1980’li yıllarda FETÖ tarafından örgütün tüm elemanlarına verilmişti. Örgütün yetiştirdiği ilk elemanlar, üniversitelerde yoğunlaştı ve oralar bir bir ele geçirildi ve her bir üniversite sessiz ve sinsice işgal edilmeye başlandı.
Açıkçası buralarda altyapısı kurulmuş olan örgüt, hayalet askerler halinde yetiştirdiği elemanlarını, yukarıda zikrettiğimiz kamu kurumlarına sinsice yerleştirdi. Dolayısı ile en derin ve ilk yapılacak operasyonlar ve ayıklamalar, üniversiteler ve YÖK olmalıydı. FETÖ bataklığının merkezi yurtiçi ve yurtdışı FETÖ üniversiteleri hâlâ en önemli tehlike olarak faaliyetlerine devam etmektedir.
Yüzlerce FETÖ yapılanmasını dosyaları ile birlikte, bize ulaştıran profesör hocalar, dekanlar, öğretim üyeleri vardır. Dosyaları ve isimleri bize ulaşmıştır. Geçen haftaki yazımda bunu belirtmiştim.
Her üniversitedeki vatanperver ve FETÖ karşıtı mücadele veren hocalarımızın FETÖ kumpasıyla, nasıl mücadele ettiklerinin örneklerini, sayın Cumhurbaşkanımıza iletmekten başka bir yol bulunamamıştır. Bu şikayetlerin, faciaların ve şok edici suiistimallerin, yolsuzlukların duyulmaması için Cumhurbaşkanımızın önü kesilmekte, yüzlerce öğretim üyesinin randevu talebi ulaştırılmamaktadır. Bilakis itibarsızlaştırarak ve iftiralarla karalanarak, önleri kesilmektedir.
Köşemden bunlara tercüman olmak üzere değişik üniversitelerden, mağdurların kısaca ızdıraplarını ve hikayelerini duyurmaya çalışacağım.