90’lı yıllarda çekilen Çağrı filmini seyredenler, İslam tarihini özet olarak çok güzel şekilde kısa yoldan anlamış olurlar. Başlangıcından itibaren, Peygamber Efendimiz (s.a.v) hayatını ve İslam dünyasının nasıl şekillendiğini, Mekke dönemindeki çile çekenleri, Medine dönemindeki 2. merhale olan İslam Site Devleti’nin kuruluşunu safha safha anlama imkânını elde edebilirler.
Peygamberler bulundukları toplumun önderleri olarak, özgürlük savaşçılarıdır. Önce beyin ve ruh inşa ederler, kalplerdeki ve ruhlardaki pasları ve putları, zincirleri söküp atarlar. İşe önce tasfiyeden başlarlar ve inançları inşa ederler. Onlar kâinatın sahibi olan Yüce Allah’ın büyüklüğünü insanlara gösteren, anlatan büyük öğretmenler ve kahramanlardır.
Kimsenin cesaret edemediği putlara dokunur, konuşulmayan sözleri konuşurlar.
Gazetecilerin bugün ellerinde bulunan toplumu yönlendirme ve etkileme imkânı, Allah’ın onlara vermiş olduğu bir fırsat olarak büyük bir görevdir. Sadece belli kitleleri memnun etmek ve belli grupların görüşlerini dikte etmek, geçim kaynağı olarak işini değerlendirmek değildir. Kalemini ustaca kullanarak, yapılması gereken hak ve hakikate tercümanlık görevi ise, kutsal bir görevdir.
Algı operasyonları ile yanlışı doğru, doğruyu yanlış göstermek, bu büyük imkânı maddi menfaat adına ve şöhret adına suiistimal etmek demektir. Gazeteciler bir yönüyle konuşulmayanları konuşacak, dokunulmayanlara dokunacaklardır.