Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün savcılarına, Kanaltürk’te 2006 yılında yapmış olduğum bir canlı yayın programı vardı. FETÖ’nün nedenli korkunç bir örgüt olarak yakın bir gelecekte, Türkiye’nin devlet gemisinin dibini deleceğini ve bu teşkilatın bütün örgüt elemanlarını ve beyin takımını tek tek, isim isim görevleri ile beraber ilgililere tekrar tekrar bildirmiştim ve 2003-2007 yılları arasında da 3 kitap yazmıştım. Hemen hemen bütün dergi ve gazetelerde de röportajlar yapmıştım. 100’e yakın televizyon programında da canlı olarak bütün detayları ile FETÖ’nün stratejilerini anlatmaya çalışmıştım.
2007 yılında Genelkurmay’daki yapmış olduğum 8 saatlik görüntülü ihbarımı ve vermiş olduğum ifade ile bunların derdest edileceğini ve bu örgütün bertaraf edileceğini umuyordum.
Maalesef bu vermiş olduğum isimler ile ilgili herhangi bir soruşturma yapılmadığı gibi, beni de çağırıp bu söylediklerimden dolayı bir daha arayan, soran olmadı. Hatta bu ifadeyi vermek üzere gittiğim zaman, yolda telefonla çok ciddi bir ölüm tehdidi almıştım. Ahmet Taner Kışlalı ve Hablemitoğlu gibi öldürüleceğim açıkça söylenmişti.
Bu olaydan 11 yıl sonra, Genelkurmay emekli başsavcısı bu kasetimin bulunduğunu ve Ankara Adliyesi emanetinde olduğunu söyledi. O tarihte ifademi alan Z. D’nin, ahlaksız bir kaset komplosu ile görevinden ayrılmak zorunda bırakıldığını açıkladı. Açık ve net fotoğraflarıyla beraber Sözcü gazetesi iki gün manşet yaptı ve bu manşete rağmen hâlâ daha bu kasetin içeriği gündeme getirilmedi. Üstü örtülen bu pislik örgüt, 17/25 ve 15 Temmuz hadiseleri ile arka arkaya, Türkiye’yi bir felakete sürüklerken Allah’ın inayeti ile ülkemiz uçurumun kenarından döndü.
FETÖ’nün devletimize ve milletimize unutulmayacak bir travma yaşatmış olmasına rağmen, aradan geçen 2 yıllık süreç içerisinde, FETÖ hızından çok az bir şey kaybetti. FETÖ’nün sadece sakalları tıraş edilmiş gibi oldu. Örgüt bütün gücüyle hâlâ daha yarım bıraktığı işi tamamlama niyetinde olduğu bir zamanda, mücadele hususunda devlet kurumlarının halkımızın mücadele için gittiği yerlerde kapıların birer birer yüzüne kapanmasından dolayı, hız kaybeden ve mücadele yorgunluğuna giren milletimiz ve bürokrasinin ağır ve hantal çalışması, FETÖ’yü tekrar cesaretlendirdi.