17/25 Aralık ve 15 Temmuz 2016 darbe hareketinden sonra FETÖ ile ilgili pek çok itirafçılar ve mücadele ettiğini söyleyen kişiler ortaya çıktı ve televizyonlarda boy gösterdiler.
FETÖ’nün ne denli bir ihanet şebekesi olduğunu anlatmaya başladılar. Fakat bunların pek çoğu kendisini bu suça ortak olmadığını ve bundan kurtulmak üzere tribünlere oynayan, aslında FETÖ’nün ekmeğini yemiş, dizinin dibinde oturmuş, diğer bir kısmı da onun büyüsüne kapılmış, tuzaklarını sezememiş kimselerdi.
1998’den sonra FETÖ’nün ABD’ye gidip yerleşmesi ve FETÖ’nün açıkça ABD istihbaratı ile iç içe olduğu dönemden itibaren, mücadeleye başlamamda hiçbir şekliyle benimle irtibata geçmeyenler, 2001 yılında FETÖ’nün talimatı ile 30 yıllık evliliğimin yıkıldığını, 6 çocuğumun FETÖ tarafından elimden alındığını ve kullanıldığını bildikleri halde, bana destek olarak mücadeleye yardım etmeyenler, birden bire FETÖ ile mücadele kahramanı kesildiler.
2001’de 30 yıllık evliliğimi ve 6 çocuğumu FETO’cu yaparak elimden alındığını bildikleri halde, bu zalimliğe karşı çıkmayanlar, kulağını tıkayıp, gözünü kapatanlar, 2002 yılından itibaren de, yüzden fazla yaptığım televizyon programları ve Türkiye’deki bütün dergi ve gazetelerde yaptığım röportajları bildikleri halde, FETO’ya toz kondurmadılar.
2002’den itibaren FETÖ bütün gücüyle üzerime çullandı. FETÖ’nün en güçlü olduğu dönemde, ben de yüzlercesi hakkında suç duyurusunda bulundum. 200’ün üstünde imam konumunda, 500’e yakın FETÖ’nün abla ve ağabey konumunda olanların isimlerini vererek, örgütün durdurulması için ilgililere açıklamalar yaptım.
En son 23/3/2018 tarihli mahkemenin 527 sanıklı duruşmaya tanık olarak katıldım. Fakat ne enteresandır daha önce Ankara’daki çatı davasında ve diğer davalarda tanık olarak katıldığım duruşmalarda, medyanın ve siyasilerin hiçbir desteği ve katılımı olmadı. Bu duruşmada da öyle oldu. Hiçbir medya mensubu, hiçbir iktidar ve muhalefet milletvekili, bu kadar önemli 527 sanıklı FETÖ davasını merak etmedi ve katılmadı.