Bilindiği gibi Türkiye’de insanlar dini bayram tatillerini, daha çok seyahate çıkarak değerlendiriyorlar. Bu durum yurtiçi seyahat harcamalarındaki yıllık artışın, üçüncü çeyrekteki kurban bayramının 9 günlük tatil ile birleşmesiyle, krize rağmen ABD’nin doğrudan Türkiye’ye karşı yapmış olduğu 12 Ağustos gecesi, doların bir günde % 30 artış göstererek 7 lirayı geçmesi ile yapılan ekonomik darbeye karşı, yurtiçi harcamalar geçen yıl 28 milyar TL iken, bu sene ilk yarıdan itibaren, 35 milyar TL’yi rahatça aşacak duruma gelmiştir.
Bu ekonomik açık darbeye karşı üzülmemiz ve endişe içerisinde olmamız gereken Kurban Bayramının manevi atmosferiyle meşgul olmamız gerekirken, insanlar krizi çok önemsememiş, tatil ve seyahat harcamalarına tam gaz devam etmişlerdir. Yurt dışından ülkemize gelen turist sayısında da % 100’leri aşan yabancı turist patlaması yaşanmıştır.
İşin ayrı bir boyutu, yurt dışından gelen yabancı turistlerin getirdikleri dövizden çok, Türkiye›den götürdükleri ahlak erozyonu ile bizim dini bayramımıza rast gelen bu tatilde, inançlı insanları perişan edecek davranışlarıyla, içki, sefahat ve ahlaksızlık boyutları ile Müslümanların kutsal bayramını rezil rüsva edecek bir şekilde, tatiller iç içe geçmiştir. Müslümanların hassasiyetleri kaybolmuş, plajlar çıplaklar kampına dönmüş ve yer kalmamış, Kurban Bayramı da adeta, bu açık saçıklık ve çıplaklık Bayramı ile iç içe geçmiştir.
Sahil kenarlarında, plajlarda ve kamplarda adım atacak yer kalmamıştır. Fakirlik sefalet, İslam dünyasının karmakarışık haline rağmen, hiçbir insani hassasiyeti olmayan insanlarla birlikte Kurban Bayramının kutlanmış olması, ilahi gazaba bir davetiye çıkarma sebebi olabilir. Böyle bir değerlendirmeyi kendi adımıza içimizde yapmalıyız.
İsraf, şımarıklık hat safhada, hem milletimizde, hem devletimizde vardır. 30 Ağustos Zafer Bayramı, Dumlupınar Sakarya ve İzmir’in kurtuluşu, 1922-1926 arası Başbakanlık Meydan Muharebesi olarak, Kurban Bayramına eklenmiş gibi, milli ve manevi duygularımız en yüksek noktada olması gerekirken, onun da bu tatil dönemine rast gelmesi, adeta tatil ve eğlence şovuna dönerek kaybolması, şehitlerin aziz ruhunu da incitecektir.
Dini ve milli bayramlarımız, hassasiyetlerimizi arttıracak, manevi duygularımızı doruk noktaya çıkaracak günlerimizdir. Yapılacak kutlamalar da bu istikamette yapılmalıdır. 30 Ağustos Zafer Bayramı da, şehitlerimiz için camilerde yapılacak dualarla ve mevlitlerle anılmalıdır. Atalarımızın ve dedelerimizin mücadele ruhu, üzerinde yaşadığımız vatanımızın, bayrağımızın ve özgürlüğümüzün önemini anlatan canlandırmalar, belgeseller, şiirler ile yeni nesillerimize aktarılmalıdır.