1979 yılında Humeyni’nin Paris’ten, Tahran’a elini kolunu sallayarak gelip, Şah Rıza Pehlevi’nin laik sistemini değiştirmesini bütün dünya hayret ve dehşetle gördüğünde, FETÖ’nün kendisine ben de sormuştum.
Türkiye’de de böyle bir değişiklik hayaliniz var mı?
Cevabı aynen şu şekilde olmuştu: Elini havada boşlukta sallayarak bana şunu anlatmaya çalıştı. Humeyni’nin hareketi 3. sınıf bir harekettir; bizim yapacağımız değişim ise, hava gibi, sis gibi, buhar gibi, hiçbir şeye elleri dokunmayacak, hissedilmeden meydana gelecek bir değişim olacaktır.
Bununla neyi ifade etmek istediğini, 1979 yılında tasavvur edebilmek tabii ki mümkün değildi. Aradan geçen yıllar sonra, FETÖ yapılanmasının bütün kamu kuruluşlarındaki, kılcal damarlara kadar yetişen elemanları yerleştirip, kendine bağımlı bir örgüt haline getirmesi ortaya çıkınca, herkes anladı ki bu hayalet yapı, işte bu şekliyle hava gibi, sis gibi, hissedilmeden her tarafa sirayet etmiş ve sinmişti.
Dünkü Akit gazetesinde aile boyu ByLock kullandığı ortaya çıkan, bütün duruşmalarda örgütle hiçbir irtibatı olmadığını iddia eden yüzsüz, yalancı örgütün profesyonel elemanı Anadolu Atayün, karısı Birsel Atayün, çocukları ve yeğenleri 2231 defa ByLock ile mesajlaştığı, 600 şifreli e-posta alıp gönderdikleri halde elde edilen bilgilerle, 22 Mayıs 2015 tarihine kadar, ByLock kullanmaya devam ettiği, uygulama üzerinden 600 şifreli e-posta alıp, gönderdiği kesinlikle tespit edilmiştir.
Bugünkü hukuk sistemine göre, suçun sadece sahibi sorumludur, akrabaları, eşi, dostu, yakınları, bu suçtan sorumlu tutulamaz şeklindeki genel hukuk hükümleri böyle olsa da, FETÖ hayalet yapılanmasının çalışma sistemini bilmeyen, savcılar, yargıçlar, emniyet birimleri, psikolojik ve sosyolojik açıdan FETÖ yapılanmasının kendisine mahsus özel karakteristik davranışlarını bilmeden, onlarla mücadele edemez.