İl müftüleri toplantısı sonunda Diyanet İşleri Başkanı Profesör Ali Erbaş, sonuç bildirisi olarak bazı fıkhi hükümleri güncel şartlara göre değiştirmek gerekir açıklamasında bulundu.
Acaba İslam bugün gerçekten yeniden güncellemeye ihtiyaç duyuyor mu?
Auguste Bebel’in yapmış olduğu araştırmada, İslam Kültür Dönemi ve Rönesans adlı kitabında Hıristiyan Batı, Orta Çağ’ı yaşarken, Müslümanların neleri başardığını ve batı Rönesans’ına nasıl kaynaklık ettiklerini daha önce de yazmıştık. Baskıcı kilise mahkemeleri Avrupa toplumunda çok acımasız ve etkindi. Kilisenin ortaya koyduğu bilgilere inanmak mecburiyeti vardı. Mesela dünyanın düz olduğu bilgisi ve insanlara para karşılığı cennette yer satılması gibi olaylar, bunun en bariz örneğidir.
Halkın para ile günah çıkartması ve cennetten tapu alması adına kiliselerden aldığı belgeler ile dini duyguları din tüccarları ve kiliseler tarafından sömürülüyordu. Krallar dahi bu sömürüye hayır diyemezler ve kilisenin taleplerine uymak mecburiyetindeydi. Haçlı dünyanın böyle karanlık bir devri yaşadığı dönemde, İslam dünyasında Newton’dan 700 sene önce matematiksel olarak ispatladığı yerçekimi kuramı üzerine, ilk fikirleri El-Biruni ileri sürdü. Geliştirdiği teleskoplar ile gözlemleri sonucunda gezegenlerin güneş etrafında döndüğünü doğrulayan Galileo’dan da 600 sene önce, dünyanın döndüğü fikrini El-Biruni savundu. Dünya dönüyorsa ağaçlar ve taşların neden fırlamıyor sorusuna; dünyanın merkezinde bir çekicilik olduğu ve her şeyin dünyanın merkezine düştüğünün cevabını verdi.
Daha sonra gelen Newton, Toricelli, Kopernikus, Galileo gibi bilim adamlarına ilham kaynağı oldu. Türkçe dahi 15 dilde yayımlanan UNESCO kariyer dergisi, 1974 yılında çıkardığı sayısını El-Biruni’ye ayırdı. Bin yıl önce Orta Asya’da yaşamış evrensel bir deha idi.
15. asırda Semerkand’da yaşayan Ulubey, dünya ile ay arasındaki mesafeyi yüzde yüz yüze yakın bir doğrulukla ölçebilmiştir.