Kısas geçmiş semavi dinlerde de, yer almıştır.
Biz Tevrat’ta onların üzerine şunu da yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, dişe diş karşılıktır, sonuç olarak yaralar birbirine kısastır. Fakat kim bu hakkını bağışlarsa o kendisine kefarettir, kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, onlar zalimlerin ta kendileridir. (Maide Suresi 5/45)
Kur’an-ı Kerim’de de: Başkasını kasten öldüren katil için bir ceza daha bildirilir. Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası içinde ebedi kalıcı olmak üzere cehennemdir, Allah ona gazap etmiş ve lanet etmiştir ve ona büyük bir azap hazırlamıştır. (Nisa suresi 4/93)
Buradan da açıkça belirtildiği ve anlaşıldığı gibi, bağışlama hususu öldürülenin vasisine aittir. Başkalarının öldürülenin yerine, onu bağışlama hakkı yoktur.
Bunu şunun için ele aldık: 22 Ekim Pazar günkü Akit gazetesinde, küçük bir başlıkla sağ alt köşeden, “katillere takipsizlik kararına tepki” diye bir yazı gördüm. Çok önemli olmasına rağmen yeteri kadar gündeme gelmemiş, başka gazetelerde ise hiç bahsedilmemiştir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Mavi Marmara gemisine saldırarak 10 vatandaşımızı şehit eden İsrailli bazı askerler için takipsizlik kararı vermesi, tepki çekti. Akit’e konuşan STK temsilcileri, Siyonist İsrail komutanlarından hukuk nezdinde mutlaka hesap sorulmalı, bu dava böyle kolayca kapatılmamalıydı dediler.
2010 yılındaki Gazze’ye İnsani Yardım götüren Mavi Marmara gemisine saldırarak, 10 vatandaşımızı şehit eden, onlarca aktivisti de yaralayan İsrailli askerler için, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın takipsizlik kararı vermesi tepkilere yol açtı ve müminlerin kalbini derinden yaraladı.