Oku emrini aldığı halde okumayan, düşün emriyle, düşünmeye yönlendiren bir ümmetin mensupları, okumaktan ve düşünmekten uzaklaştırılan Müslümanlar olarak, kaybettikleri bu özellikleri yeniden geri almadan, zilletten ve meskenetten kurtulmaları mümkün değildir.
Yerlerin ve göklerin yaratılışında, gece ve gündüzün peş peşe gelişinde, sürekli karşılıklı bir gece, bir gündüz adeta birbirleriyle mücadele eder gibi olmalarında, akıl sahipleri için alınacak dersler ve ibretler vardır.
İnsanın pek çok yeteneklerinden en önemlisi, okuyabilme ve düşünme kabiliyetidir. Onu diğer canlılardan ayıran en mümeyyiz vasfı, düşünebilme, araştırabilme, merak edebilme kabiliyetleridir.
Evrende yaratılmış olan her varlık, her detay mutlaka üzerinde düşünmeyi gerektiren hikmetler ile doludur. Ancak bu hikmetleri sadece her an Allah’a dönüp yönelen, Allah’ın yarattıkları üzerinde düşünen, samimi ve vicdanlı kişiler görebilirler.
Niçin düşünmüyorsunuz? Ne az düşünüyorsunuz? Niye bakmıyorsunuz? Niye akıl etmiyorsunuz mealindeki ayetler, namaz, oruç, zekât, hac hakkındaki ayetlerden daha az değildir.
Düşünme diğer farz emirler gibi, mutlaka farz olarak yapılması gereken emirlerden biridir. Sonsuz hayatı kazandırabilecek en önemli kabiliyetlerimizden birisi; düşünme, araştırma ve kendi sahibini bulma ve gayesini bilme yolunu açabilecek, böyle mükemmel sonsuzluk kazanma kabiliyetini dünya işleri ile tüketmemektir. Böyle bir gücü, böyle bir imkânı sadece dünya işlerinde kullanarak, kaybetmekten daha büyük bir zarar yoktur.