G20 Zirvesini takip etmek için Çin’deyiz... Çin, dünyanın en
eski medeniyetlerinden birisi. Mao’nun ölümüne kadar katı Sovyetçi
bir planlı ekonomik model uygulayan Çin; 1978 yılından itibaren
dünyaya açılmaya başlamış, 2001 yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne üye
olmuştur. Dışa açılma hamlesi ve Sosyalist piyasa ekonomisine
geçiş, önemli reformlar sayesinde Çin 30 yıl içinde dünyanın en
büyük ikinci ekonomisi hâline gelmiştir. Siyasi yapısı tek parti
yönetimine dayanmakta olup, Çin Komünist Partisi ülkenin tek siyasi
hâkimidir. 27 milyar dolarlık ticaret hacmi ile Almanya’dan sonraki
en büyük ticari partnerimizdir.
Bu yıl G20 Zirvesine Çin ev sahipliği yapıyor. Dünya ekonomisinin
yüzde 90’ını, ticaretinin yüzde 80’ini ve nüfusunun 3’te 2’sini
temsil etmekte olan G20, farklı kıtalardan, gelişmiş ve yükselen
ekonomileri aynı platformda bir araya getiriyor. 2008 yılındaki
ekonomik krizden sonra G20 liderler düzeyinde toplanmaya
başlamıştır. 1 Aralık 2015’te G20 dönem başkanlığı Türkiye’den
Çin’e geçmiştir.
6 milyon Çinlinin yaşadığı Hangzhou şehri zirveye ev sahipliği
yapıyor. Suni bir kanalın ve güzel bir gölün kenarında olan
Hangzhou yemyeşil mimarisi, harika altyapısı ile mükemmel ve
estetik bir şehir. Zirve dolayısıyla şehrin 20 km çevresindeki tüm
fabrikalar ve tesisler hava kirliliği olmasın, masmavi bir gökyüzü
olsun diye geçici olarak kapatılmış. İnsanlara ‘zirve bitene kadar
şehri terk edin’ denmiş. 6 milyonluk kentte zirvede görevli olanlar
hariç insan yok, dükkânlar-restoranlar kapalı. Araç yok,
gürültü-patırtı yok. Tüm engelliler şehir dışına gönderilmiş.
Ağaçlar daha yeşil gözüksün diye spreyler sıkılmış. Dışarıdan gelen
26 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarına ve heyetlere Çin ile
ilgili iyi bir algı oluşturmak adına müthiş reklam yapıyorlar. Ama
insansız kent ölü şehre dönmüş farkında değiller.
1.374 milyar nüfusun yaşadığı bir coğrafyada bu sessizlik insanı
rahatsız ediyor.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın programında yer alan Çin Devlet Başkanı ile
görüşme gerçekleşti. 3 önemli anlaşma imzalandı. Türkiye’nin üçüncü
nükleer enerji santralinin yapımı ve önemli ulaşım projeleri başta
olmak üzere Çin ile yeni ve önemli bir yola giriliyor. 15 Temmuz
gecesi ve ertesinde yaşadıklarımız Türkiye’nin hem ekonomik hem de
siyasi alanda yeni partnerler bulması ve çok kutuplu ilişkiler
geliştirmesinin gereğini ortaya koymuştur. Sadece ABD ve AB’ye
endeksli bir dış politika ve ekonomi politikası yerine