Almanya’dan başlayarak son birkaç haftadır
Hollanda-Danimarka-Belçika gibi bazı Avrupa ülkelerinde ortaya
saçılan Erdoğan ve Türkiye karşıtlığını doğru tespit etmek
zorundayız. Çünkü yanlış okumalar ve işin aslını es geçmeler bizi
yanlış sonuçlara götürür. İşi kriz düzeyine çıkaran skandal
gelişmeler ve sebepleri nedir?
Türk milletinin iradesini temsil eden TBMM, hükûmet sistemini
değiştirecek 18 maddelik bir anayasa değişikliğini milletin oyuna
sunma kararı verdi. Bu doğrultuda 16 Nisan’da Türkiye’de bir
referandum yapılacak ve bu ülkenin içeride ve dışarıda yaşayan tüm
seçmen vatandaşları sandıkta oy kullanarak bu sistem değişikliğine
“Evet” ya da “Hayır” diyecekler. Bu sistem değişikliği 7’den 70’e
tüm vatandaşlarımızı; onların ve çocuklarının, torunlarının
geleceğini yakından ilgilendiriyor. Bu nedenle ister ülkemizde
yaşasın ister yurt dışında ikamet etsin her vatandaşımızın kampanya
sürecinde bu değişikliğe ilişkin bilgilenme ihtiyacı ve hakkı
var.
***
Bu maksatla hem sistem değişikliğini destekleyen AK Parti ve MHP,
hem de bu değişikliğe karşı çıkan CHP ve HDP ile bunları
destekleyen STK’lar, vatandaşlarımızın yaşadığı ülkelere resmî
kanallarla müracaat edip izin alıyorlar. Daha önce en az iki defa
Avrupa ülkelerinde yapıldığı gibi bu ülkelerin yasalarına,
kurallarına uyarak şiddet içermeyen ve kamu düzenini tehlikeye
sokmayan salon toplantıları yapmak istiyorlar. Ancak anlaşılmaz bir
biçimde başını Almanya’nın çektiği bazı AB ülkeleri “Hayır”
kampanyası yürütmek isteyenlere izin veriyor ama “Evet” kampanyası
yürütmek isteyenlere çeşitli bahaneler ileri sürerek ve kamu düzeni
mazeretinin arkasına sığınarak izin vermiyor. “Kamu düzeni” gibi
zorlama bir mazeretle bu hakkı kimse insanların elinden
alamaz-almamalıdır. Zira Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ülke ve
yönetimlere bunu emrediyor