İki hakim her şeyi göze alarak, tüm yerleşik hukuk kurallarını
ayak altına alıp paralel yapı tutuklularını tahliye etme
girişiminde bulunabiliyor. İki hukuk adamı hukuk kurallarını
çiğneyerek, yürürlükteki mevzuatı hiçe sayarak korsan tahliye
yapmak istedi. Ben anlayış olarak çok elzem olmadıkça
yargılamaların tutuklu devam etmesine karşıyım. Ama bu paralelciler
yurt dışına kaçtıkları için mahkemeler haklı olarak bu süreci
tutuklulukla sürdürüyor. Ama hukuka değil paralele, devlete değil
örgüte bağlı olan, talimatlarını örgütten alan, örgütün çıkarları
söz konusu olduğunda hukuku-mevzuatı çiğnemekten sakınmayan bu iki
hakim kamu görevinde kalabilir mi? Bu iki hakim 75 paralelciyi
‘hukuk hilesiyle’ tahliyeye kalkarken hangi motivasyonla hareket
ediyor? Bunlar için adalet; devlet-millet önemli değil. Örgüte
bağlılar, örgüt ne derse gözlerini karartıp onu yapabiliyorlar.
Hangi devlet yapısı, hangi idari sistem kendi içerisinde böyle bir
yapının yaşamasına göz yumar-izin verir.
Yargıda, polis teşkilatında, maliyede ve TSK’da halen görev yapan
kamu görevlileri ya bu yapının gerçek yüzünü fark edip bu yapıyı
terk edecekler ya da devlet bunları kendi bünyesinden söküp atacak.
Bu kaçınılmaz bir sonuçtur. Bu duruma hiçbir devlet, hiçbir sistem
katlanmaz, izin vermez. Sayın Cumhurbaşkanının ısrarla konuyu
gündemde tutmasının sebebi şimdi umarım birilerince daha iyi
anlaşılmıştır. Eğer bu yapı devlet kurumları içerisinden sökülüp
atılmaz ise bu son örneğe benzer daha çok olay yaşarız. Bunlar
gözlerini karartmışlar. Bu yapının bütün dış bağlantıları ve
yedikleri haltlar ortaya çıktığı halde hâlâ bunlara sadakatini
devam ettiren insanlar devlet kurumlarında bir dakika dahi
tutulmamalıdır artık...