15 Temmuz felaketinin tekrarını yaşamamak ve aynı deliğe bir kez
daha sokulmamak için hükümet bir yandan devlet kurumlarının kılcal
damarlarına kadar sızmış FETÖ mensuplarını ayıklayıp temizlemeye
bir yandan da bu hain kalkışmaya katılan ve destek verenleri tespit
edip adalete teslim etmeye çalışıyor.
Siyasi irade, 5-10 yılda bir tekrarlanan bu rezilliğin bir daha
yaşanmaması adına devlet kurumlarının kurumsal yapısını-işleyişini
ve sistemini değiştiriyor. Yani bazı kurumları isteseler de darbeye
kalkışamayacakları hâle getiriyor. İleri demokrasilerde asker-sivil
ilişkileri nasılsa yeni yapılanma ile Türkiye’de benzer hâle
getiriliyor. Çünkü başlarındaki yöneticilerinden bağımsız olarak
elinde silah-tank-top-geniş istihbarat gücü bulunduran kurumlar ve
yapılar darbe heveslileri ve siyaset mühendislerince
kullanabiliyor. Yakın tarih bunun somut örnekleriyle dolu.
Demokratik ülkelerde elinde silah ve istihbarat gücü bulunduran tüm
kurumlar seçilmiş siyasetçilere bağlı. Başkanın; başbakanın ve
bakanın onayı ve bilgisi olmadan kuş uçmuyor. Doğal olarak silahlı
kuvvetler, istihbarat birimleri ve diğer güvenlik güçlerinin tüm
eylem ve işlemlerinden hükümetler, bakanlar yetkili ve söz sahibi.
İdari ve mali işleri siviller yapıyor bunun denetimini de siyasi
otorite gerçekleştiriyor.
***
Millî Savunma Bakanı Fikri Işık beyin bizlerle yaptığı söyleşiyi
dün sizlere aktardık. Şu flaş cümlelerini tekrarlamakta fayda
görüyorum: “Batı’da MSB’nin yapması gereken işlerin neredeyse
tamamını bizde Genelkurmay yapıyor. Bir iş için müsteşarım
korgenerale talimat veriyorum. Gidiyor Genelkurmay 2’nci Başkanı’na
soruyor. Talimat alırsa yapıyor. Almazsa benim talimatımın neden
yapılamayacağını bana anlatıyor. MSB fiilen Genelkurmay’ın şube
müdürlüğü seviyesine düşürülmüş. Kötü asker yok kötü sistem var.
Biz de sistemi-kurumsal yapıyı değiştirdik ve sivil otoritenin
denetimine açtık...”
***
Çekidüzen çabalarına kimse hoplayıp zıplamasın. Millet iradesinin
üzerinde başka bir güç yok çünkü. Hükümetler millet iradesiyle
oluşuyor. Tüm kurumlar bu iradeye tabi olacak ve bu iradeden
izinsiz adım atmayacak ve ona hesap verebilecek. Birileri bilerek,
farkında olarak TSK’da yeni yapılan düzenlemeleri çarpıtarak
anlatıyor. Efendim kuvvet komutanlıklarının MSB’ye bağlanması
TSK’nın geleneksel yapısını bozarmış, zafiyet oluşurmuş!
Çarpıtmayın beyler. TSK’nın asli vazifesi yurdumuzu savunmak. Asli
vazifesinde; yani harekâtla ilgili görevlerde emir-komuta zinciri
eskisi gibi olacak. TSK’nın komutanı yine Genelkurmay Başkanı.
Harekât konularında Kuvvet Komutanları Genelkurmay Başkanına bağlı
olacak ve bu konuda, sefer görevi, harbe hazırlık gibi konularda
Genelkurmay Başkanından emir alacaklar. Sivil otorite bu alana
müdahale etmeyecek. Zaten bildiği bir iş de değil.
TSK’nın harekât görevinin yanında idari, lojistik ve personel ile
ilgili görevleri var. Kuvvet Komutanlıkları bu konularda direkt
MSB’ye bağlı olacak. Bu alanı MSB planlayacak, yapacak ve
denetleyecek. Yani satın almadan tedarike; personel ihtiyacının
karşılanmasından TSK’nın ve Kuvvet Komutanlıklarının her türlü
ihtiyacının karşılanmasına kadar, personel
politikaları-atama-terfi-sağlık-sosyal işler-inşaat emlak-mali
işler ve barış şartlarına ait faaliyetler MSB tarafından
yapılacak.
TSK’nın asli görevi ile ilgili olarak emir komuta zinciri
bozulmayacak. 5-10 yılda bir darbe üreten bir yapı muhafaza
edilemez. Ben, bu konudaki eleştirilere hak veren asker kafalı
sivillere şaşıyorum.