G20 zirvesi programının en yoğun olduğu gün pazar günüydü. Aile
fotoğrafından açılış konuşmasına, liderlere toplu yemek dahil
oturumların en yoğun günüydü. Türkiye açısından bugünün ayrı bir
önemi vardı. Bir yandan uzun süredir mülteci konusu; vizelerin
kaldırılması ve 15 Temmuz darbe girişimine karşı açık ve net bir
tavır koymadıkları için kırgınlık yaşadığımız AB’nin lokomotifi
olan Almanya’nın Başbakanı Merkel ile görüşme, öte yandan model
ortağımız-müttefikimiz olmasına rağmen darbenin başı Gülen’i
topraklarında tutan, ayrıca Suriye’nin kuzeyine yerleşip terör
koridoru-PKK devleti kurmaya çalışan YPG’yi DAEŞ’le mücadele
bahanesiyle koruyup kollayan ve dolaylı olarak PKK’nın işlediği
cinayetlere göz yuman ABD’nin Başkanı Obama ile görüşme.
Bir önceki gün çok başarılı geçtiğini düşündüğüm Çin Devlet Başkanı
ve Rusya lideri Putin’le görüşmeyi de hesaba katarsak, Sayın
Cumhurbaşkanı 15 Temmuz darbe girişiminden ve Fırat’ın batısına
geçen YPG’yi durdurup Fırat’ın doğusuna göndermek ve güvenliğimizi
tehdit eden DAEŞ’i sınırlarımızdan uzaklaştırmak için Suriye’de
gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı harekatından hemen sonra hem AB’ye
hem ABD’ye derdini-ne düşündüğünü ve ne yapacağını birinci ağızdan
açık-seçik bir şekilde anlatma imkânı buldu.