TBMM Başkanı İsmail Kahraman, hiç gereği yokken ve Meclis
Başkanı olduğunu da unutarak laiklik konusu ile ilgili bireysel
düşüncelerini açıkladı. İyi etmedi; pusuda bekleyen azgın azınlığa
malzeme verdi. Fikir ve ifade özgürlüğünden bahsedenler, Türkiye’de
özgür bir tartışma ortamı olmadığından şikâyet edenler “Yeni
anayasada laiklik nasıl tanımlanmalı?” konusundaki düşüncelerini
ifade eden Kahraman’ı neredeyse linç edecekler. Sayın Kahraman’ın
konuya ilişkin düşüncelerine ben de katılmıyorum. Ama düşüncesini
ifade eden birini linç etmeye kalkmayı da ifade özgürlüğüne
tahammülsüzlük olarak görüyorum. Sayın Cumhurbaşkanı, tartışmaya
son noktayı “İnanç grupları için laiklik bir güvence. Anayasa
inançları güvence altına alıyorsa özellikle İslama vurgu yapmaya ne
diye ihtiyaç olsun?” tespiti ile koymuş oldu.
Öte yandan Başbakan Davutoğlu da “Laiklik ilkesi, din ve inanç
özgürlüğünü teminat altına alan bir ilke olarak anayasamızda yer
alacaktır” sözleri ile AK Parti açısından tartışmayı bitirdi. Ama
“Türkiye’de şu anda düşünce ve ifade özgürlüğü sorunu var” diyen
azgın azınlık ve "Gezi zekâlılar" Sayın Erdoğan’ın açıklamalarına
rağmen Kahraman’ın bireysel ifadelerinden bir kriz çıkarmanın
peşindeler. Bunların kafası ve zihinsel kodları değişmemiş.
Kahraman’ın bir talihsiz açıklamasıyla hemen fabrika ayarlarına
döndüler. 2001’deki pozisyonlarına bir gecede evrildiler. Bu suni
kriz sayesinde şunu görebildik; bunlar hasbelkader iktidarı elde
ederlerse 13 yılda elde edilen düşünce, ifade, inanç ve yaşam
biçimlerine ilişkin özgürlükleri bir haftada değiştirirler. Bizi,
tekrar 2000’li yılların Türkiye’sine döndürürler. Onun için
bunların sahte inanç özgürlüğü, giyim-kuşam özgürlüğü beyanlarına
inanmayın, itibar etmeyin. İktidarı tekrar ele geçirirlerse bu
milletin yüzde 80’ine yine "zenci" muamelesi yapmaya başlarlar.
Herkes aklını başına alsın. Lütfen, bugünleri bir yere not
edin.