AK Parti ile CHP’nin koalisyon görüşmelerinde artık sona doğru
geliniyor. CHP ile ön görüşmeleri yapan Başbakan Davutoğlu sanırım
bugün partisinin en üst organı olan MYK’da konuyu masaya yatıracak.
Bilahare, pazartesi günü mesele Bakanlar Kurulu’nda da istişare
edildikten sonra pazartesi akşam saatlerinde CHP lideri ile
Başbakan bir araya gelecek. Bu görüşmeden sonra görüşmelere devam
edilip edilmeyeceği ortaya çıkacak. Öğrendiğimiz kadarıyla CHP’deki
son yaklaşım şöyle: “Sayın Cumhurbaşkanı, CHP ile koalisyona sıcak
bakmıyor. AK Parti, Sayın Cumhurbaşkanı’na rağmen bizimle bir
koalisyon yapmaz. Bu nedenle AK Parti’yi kamuoyu önünde köşeye
sıkıştırıp ileride zor durumda bırakmak için ne diyorlarsa ‘evet’
diyelim. Hiçbir şart ileri sürmeyelim. Topluma uzlaşmacı-fedakâr
bir parti görüntüsü verelim.”
Hava aynen böyle. Umarım bu tavırlarını bir koalisyon protokolü
hazırlamak gerektiğinde de sürdürürler. Bence yanlış düşünüyorlar.
Başbakan Davutoğlu onlara hiç beklemedikleri yer ve zamanda sürpriz
yapabilir. Hem AK Parti tabanının hem de Sayın Cumhurbaşkanının bir
AK Parti-MHP koalisyon seçeneğini daha çok istediği sır değil. Ama
MHP’nin tutumu nedeniyle bu mümkün olmuyorsa ve CHP ile koalisyon
Türkiye’nin kazanımlarına zarar vermeyecekse, iddia edildiği gibi
CHP’nin hiçbir ön koşulu ve dayatması olmayacaksa Sayın
Cumhurbaşkanı dahil hiç kimse bu tarzda oluşacak bir AK Parti-CHP
koalisyonuna karşı çıkmaz. Yeter ki CHP tutumunda samimi olsun ve
bu tutum kalıcı olsun. Neyse ki fazla bir zaman kalmadı zaten.
Önümüzdeki hafta her şey netleşir. Bakarsınız AK Parti-MHP
görüşmeleri tekrar başlar. Ondan da sonuç alınamaz ise MHP destekli
bir azınlık hükümeti ile Türkiye seçime gider... Seçim neyi
değiştirir? Bu siyasi tabloda bir değişiklik olup olmayacağının iyi
irdelenmesi gerekir. Bana öyle geliyor ki HDP hariç diğer
partilerin oy oranları yeni bir seçimde çok fazla değişmez. HDP’nin
oyları yüzde 10.50’lere kadar düşer. AK Parti ve MHP’nin oyları
birkaç puan artar o kadar.
Birileri telaşa kapılmış ve devletin terör örgütlerine yönelik
operasyonlarını durdurmasını istiyor. Bunun için iç ve dış basını,
ABD ve AB’li yetkilileri harekete geçirmeye, onlardan mesajlar
almaya çalışıyorlar. Keşke bu çabaların onda birini kahpe terör
örgütlerinin saldırılarını durdurmak için gösterseler. PKK’nın
silahlı güçleri koşulsuz bir biçimde sınır dışına çekilmeden ve
ülke içinde kamu otoritesini-kamu düzenini ihlal eden eylem ve
işlemlerden vazgeçilmeden asla ve kat'a PKK ile her alanda tüm
yöntemler kullanılarak mücadeleye devam edilmelidir. Bunun çok zor
bir tercih olduğunu,