Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini bu millet
referandumda kabul etti. Halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı olan
Sayın Recep Tayip Erdoğan, hatırlayacak olursak 2014’te gerçekleşen
cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde meydanlara çıkarak, milletin
kendisini seçmesi hâlinde; neler yapacağını, dış politikadan millî
güvenliğe, ekonomiden eğitime-sağlığa kadar her alanda neler
planladığını halka anlattı. Millet de bu taahhütlere, onun siyasi
liderliğine bakarak ona oy verdi ve yüzde 52 ile seçti. Aslında o
günden bu yana Türkiye fiilen yarı başkanlık sistemine geçmiş oldu.
Ama anayasamızın da bu fiil duruma göre revize edilmesi
gerekiyordu.
***
Muhalefet partilerinin gereksiz inatları ve meseleyi
şahsileştirmeleri yüzünden bu iş bugüne kadar kaldı. Çünkü devlet
yönetiminde halkın oyu ile seçilmiş iki başlı bir yapı oluşmuştu.
Sayın Cumhurbaşkanının lideri olduğu siyasi hareket yüzde 49 ile
seçimi kazandı. Hükûmeti kuran bu parti ile doğal lideri olarak
gördüğü Cumhurbaşkanı arasında devlet yönetiminde bir sorun
çıkmadı. Ama başka bir parti iktidar olsaydı ya da bir koalisyon
hükûmeti kurulsaydı devlet yönetiminde çift başlılık nedeniyle
ülkemiz ciddi sorunlar yaşardı.
***
Bu durumu daha fazla sürdürmek ülkemizin ulusal çıkarları açısından
doğru bir tercih değildi.
İki adımdan birini vakit geçirmeden atmak gerekiyordu. Anayasa
değiştirilerek ya eskiden olduğu gibi cumhurbaşkanını halk değil
TBMM seçecek ve cumhurbaşkanının yetkileri parlamenter sisteme
uygun olarak azaltılacaktı ya da sistem değişikliğine gidilerek
sadece cumhurbaşkanını halk seçecek ve seçilen cumhurbaşkanı
kuracağı kabine ile ülkeyi yönetecek, millete ve Meclis’e karşı
sorumlu olacaktı.
***