Dünkü yazımda ülkemizin bir ateş çemberinden geçtiğini, bekasına
yönelmiş onca tehditle 3-5 cephede birden mücadele edildiğini ve
millet olarak yeni bir Kurtuluş Savaşı verdiğimizi yazmıştım. Bu
ülke sadece hükümet üyelerinin, Başbakanın veya Cumhurbaşkanının
ülkesi değil. 7’den 70’e, Türk'ünden Zaza'sına, Çerkez'inden
Kürt'üne hepimizin ülkesi...
Şu anda Türkiye; PKK-YPG, DAEŞ, DHKP-C ve FETÖ’ye ve bu terör
örgütlerini bize karşı kullanan, destekleyen, himaye eden bölgesel
ve küresel aktörlere karşı bir kısmı açık, bir kısmı kapalı olan
askerî-diplomatik-siyasi-hukuki ve ekonomik bir mücadele veriyor.
Bu mücadelede devletin ve hükümetin yanında, arkasında sağlam
durmalıyız. Kendini bu ülkeye ait hisseden herkesin böyle bir
ahlaki ve vicdani sorumluluğu var.
Birçok cepheden ülkemize yönelmiş olan tehditlerle baş etmemizin
ilk şartı "Yenikapı Ruhu"nu diri ve aktif tutmak. Ayrılıklarımızı,
farklılıklarımızı, haklı eleştirilerimizi, kızgınlık ve
kırgınlıklarımızı şimdilik bir kenara itip ülkemizin bekasına
yönelmiş bu tehditlere karşı el ele, kol kola, omuz omuza birlikte
mücadele etmek zorundayız. Bu çok kapsamlı, çok zor ve çok cepheli
mücadeleyi sadece devlete ve hükümete bırakmak yanlıştır, eksiktir.
"Millî Mücadele Ruhu"yla birlik beraberlik içinde bu mücadeleye
katılmamız gerekiyor. Yapacaklarımız zor şeyler değil.