Hatırlayalım ki; ilk Körfez Savaşı sonrasında kurulan 'Çekiç
Güç’ün Irak’ın kuzeyinde oluşturduğu uçuşa yasak güvenli bölgeye
ilk yerleşen PKK terör örgütü oldu. Sınırımıza çeşitli mesafelerde
Irak’taki hâkim güç ABD’nin de göz yummasıyla onlarca kamp kurup
buralarda beynini yıkayıp yetiştirdikleri teröristleri Türkiye-Irak
sınırından geçirip 40 bin insanımızı katlettiler. PKK’nın
barındığı, yerleştiği kampların tamamı Kandil dâhil Irak’ın
egemenlik sahasındaki topraklarda. Türkiye hem Irak hükümetine hem
de buradaki hâkim güç ABD’ye bu kampların kapatılması, Irak
topraklarında dünyanın terör örgütü olarak ilan ettiği PKK’nın
barındılmaması, faaliyetlerinin engellenmesi hususunda belki
yüzlerce kez uyarıda bulundu. Bugün komik bir şekilde Irak’ın
egemenliğinden bahseden Irak hükümeti, ne hazindir ki hep “Biz
canımızın derdine düştük. PKK ile mücadele edecek, onları
engelleyecek imkânımız ve gücümüz yok” cevabını verdi. ABD ise
Irak’taki önceliklerinin farklı olduğunu ve PKK ile mücadeleye
ayıracak kuvvetinin olmadığını, bizim kendi imkânlarımızla sınır
ötesi dâhil yapacağımız operasyonlara istihbarat desteği
verebileceğini söyleyerek kenarda durmayı tercih etti sürekli.
Irak’a ait topraklarda yetiştirilen PKK’lı teröristler yıllardır
sınırdan sızıp ülkemize saldırıyor, insanımızın can ve mal
güvenliğini tehdit ediyor, millî güvenliğimize kastediyor. Bugün
pişkince "Türk askerinin Irak’ın kuzeyinde ve Başika’da ne işi
var?" diye soranlar öncelikle “PKK’nın orada ne işi var? Neden hâlâ
oradalar?” sorusuna cevap vermek zorundadır.
***