Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine ‘evet’ dememiz için daha
birçok sebep sayabilirim. Bu sebeplerden biri de; bu sistemde
ortaya çıkacak olan güçlü hükûmet ve güçlü siyasi liderin
varlığının doğuracağı sonuçlardır. Arkasında en az yüzde 51 gibi
bir halk desteği olan hükûmete uluslararası camia saygı ile bakmak
ve saygı ile ilişkiler kurmak durumundadır. Millet egemenliğini
elinde bulunduran ve ona dayanan bir hükûmeti kontrol etmek,
yönlendirmek mümkün olmayacaktır. Yeni sistem sayesinde
atanmışlardan oluşan ‘devlet egemenliği’ sona erecek; küresel
aktörlerin kontrol edemeyeceği bağımsız bir ‘millet egemenliği’
kalıcı hâle gelecektir. Bölgesel ve küresel aktörler; güçlü
hükûmetlere ve güçlü siyasi liderlere etki edemeyecek ve
yönlendiremeyeceklerdir. Yeni sistemde uluslararası ilişkilerimizde
muhataplarımız güçlü hükûmetlerle iş görecek ve ona göre hareket
edeceklerdir.
Yeni sistemde özellikle yürütme, hızlı karar alma, etkin ve süratli
yönetim imkanına kavuşacaktır. Zaman kaybı, kaynak israfı minimize
edilecektir. Karar alma süreçleri hızlanacaktır. Bürokratik
engeller kalkacak ve yatırımlar hızlanacaktır. Büyük projeler daha
kısa sürelerde gerçekleşecektir. Cumhurbaşkanı, oluşturacağı kabine
ile birlikte bütün enerjisini ve zamanını ülke yönetimine
ayıracaktır. 15 yılda yapılan işler yeni sistemde 5 yıla
sığdırılacaktır. Gelişmiş ülkeler ile aramızdaki makas daha
hızlı-daha kısa sürede kapanacaktır.
Yeni sistemde seçimlerden güçlü bir hükûmet çıkmaması imkânı yok.
Vesayet krizleri, koalisyon ve azınlık hükûmetleri gibi zaaflar
yok. Hükûmet pazarlıkları, transfer oyunları yok. Tüm bu nedenlerle
bu sistem millette büyük bir güven duygusu oluşturacaktır. Bu güven
duygusu, üretim ve girişim ruhunu kamçılayacaktır. Bu sistem
sayesinde toplumsal kutuplaşma azalacak, toplumsal barış ortamı
gelişecek ve siyasi liderler millete ve milletin ortak değerlerine
yaklaşacaklardır. Bu sistemde iktidar olmanın yolu yüzde 50+1
başarısına bağlı olduğu gerçeği, siyasi liderleri toplumun tüm
kesimlerinin desteğini almaya zorlayacaktır. Toplumun ortak
değerlerini, hassasiyetlerini dikkate almayan liderlerin başarı
şansı yoktur. Yüzde 50+1 oy alma zorunluluğu iktidar olmak
isteyenleri tüm kesimleri dikkate almak ve onlarla yakınlaşmak
zorunda bırakacaktır. Bu da toplumsal barışı, güven ve huzuru
tahkim eder.