ABD’nin destek ve koordinasyonunda en az PKK kadar dünyanın en
kanlı örgütü DEAŞ’a karşı Rakka operasyonu başladı. Daha önce tek
kurşun atmadan Menbiç’i boşaltıp YPG’ye bırakan DEAŞ şimdi aynı
oyunu Rakka’da sergilemeye hazırlanıyor. Sahadan gelen bilgiler ve
operasyonun sessiz sedasız başlatılması da bu tezi doğruluyor.
Aylardır YPG’nin ağırlıkta olduğu Demokratik Suriye Güçleri (SDG)
tarafından Doğu Batı ve Kuzey ekseninde kuşatılan Rakka’dan
DEAŞ’lıların tahliyesi için YPG’nin kentin güney cephesinden
güvenli bir koridor oluşturduğu ve DEAŞ militanlarının bu
koridordan Rakka’yı terk ettiği haberleri geliyor.
Başkan seçildiği günden bu yana ABD iç kamuoyunda kendini bir türlü
kabul ettirmeyen ve ABD içinde birliği-huzuru sağlayamayan Donald
Trump’un uluslararası düzeyde acil bir başarı hikâyesine ihtiyacı
var. YPG ve DEAŞ, aralarında anlaşarak Başkan Trump’a Rakka’yı
DEAŞ’tan temizleme senaryosu ile başarısını sunacaklar. Savaş
uçakları-füzeler kenti yerle bir edecek. Ve bir kez daha bölgedeki
birçok sivil insan da can verecek. DEAŞ’lı teröristler de ABD’nin
Rakka operasyonu için vekalet verdiği YPG’nin sağladığı imkânlarla
Rakka’dan başka yerlere, mesela
Filipinler’e-Londra’ya-Paris’e-İstanbul’a-Moskova’ya ya da ABD’nin
hedefi İran’a gidecekler. İsrail hariç her yere gidiyor DEAŞ
militanları.
Rakka’ya operasyon başlatan ABD, kaç DEAŞ militanını yakalandığını,
esir aldığını, kaç DEAŞ’lının etkisiz hâle getirildiğini dünyaya
açıklayabilecek mi göreceğiz. Rakka’ya senaryolar gereği bombalar
yağdırmaya gerek yok. DEAŞ çoktan terk etti bile kenti. YPG
savaşıyormuş gibi yapıp kenti harabeye çevirecek. Buradan elde
edilecek sanal başarıyı Başkan Trump ABD iç siyasetinde kullanacak.
Dünyanın başına bela olan DEAŞ’ın başkenti Rakka’yı ele geçirdiğini
ve ABD’nin DEAŞ’ı yendiğini dünyaya ilan edecek.
Öte yandan, bu işte kullandığı PKK’nın Suriye ayağı YPG de bu
başarının diyetini-karşılığını talep edecek Başkan Trump’tan ve ABD
derin devletinden. Eğer YPG-PKK yapılanması ile DEAŞ İran’a karşı
ABD’nin taşeronluğunu-vekaletini kabul ederse ABD de PKK-YPG’yi
ödülsüz bırakmayacaktır. YPG’ye verilen bu kadar silah ve
mühimmatın sadece Rakka operasyonu için verildiğini düşünmek saflık
olur. Suriye ve Irak’ta, özellikle de Musul’da işler yoluna
girdikten sonra ABD, bugün silahlandırdığı YPG-PKK’yı PJAK’la
birlikte İran’a karşı harekete geçirirse sürpriz olmaz.
Ben şahsen Rakka operasyonunun Musul operasyonu kadar uzayacağını
sanmıyorum. Ayrıca gerçekte Rakka’da bir direnişle de
karşılaşılacağını da çok fazla beklemiyorum. İşin bizi en çok
ilgilendiren boyutu Rakka zaferi ve İran’a karşı YPG-PKK-PJAK
taşeronluğuna ödenecek veya söz verilen bedeldir. Bu bedel hem
Türkiye’nin-hem de Irak ve Suriye’nin uzun vadede İran’ın toprak
bütünlüğünü tehlikeye sokacak ve beka sorunu ile karşı karşıya
bırakacak tavizler-sözler olabilir. Türkiye’nin en önemli çekincesi
de Rakka operasyonundan sonra zafer sarhoşluğuna kapılacak ve
arkasındaki ABD’ye güvenecek olan YPG-PKK’nın elde ettiği yeni
silah-teçhizat ve moralle Türkiye’ye yönelik saldırıları artırması
ya da Fırat Kalkanı sorumluluk alanına yönelmesidir. Türkiye bu iki
hâlde de kimseye haber dahi vermeden bunları askerî güçle
engelleyeceğini hem ABD’ye hem de NATO’ya açık seçik bir biçimde
duyurdu. Güya ABD bize operasyonun başlayacağını bildirmiş.
Herhâlde en son DEAŞ’lının Rakka’dan çıkmasını ve dünyanın başka
bir yerinde silah lobilerine davetiye çıkarmak üzere yola
koyulmasını beklediler. ABD gibi yaklaşık 60 yıllık