Hangi küresel güç; hangi büyük ülke ve hangi bölgesel güç
kullanırsa kullansın Türkiye’ye karşı ihanetlerde taşeronluğa
gönüllü olarak hazırlanan terör örgütleri FETÖ, PKK-KCK-YPG, DAEŞ
ve DHKP-C’dir. Türkiye ve Türk halkının düşmanı olan bu örgütler
imkan bulursa tek başına, bazen işbirliği yaparak, bazen de
Türkiye’ye zarar vermek isteyen ülkelere-yapılara, yabancı
servislere taşeronluk yaparak ülkemize saldırmaktadırlar. DHKP-C
daha çok suikastlar ve bireysel eylemler yapar. PKK-YPG ve uzantısı
TAK şimdilerde güvenlik güçlerini ve bölge halkını hedef alan canlı
bomba-bombalı araç veya el yapımı patlayıcıları uzaktan patlatarak
cinayetler işlemektedir. DAEŞ ise bombalı araç veya canlı bombaları
kalabalık yerlerde, ses getirecek şehirlerde ve meydanlarda
patlatarak cinayet işlemektedir. Bu örgütleri tanıyoruz, biliyoruz.
FETÖ bunların içindeki en tehlikeli örgüt. Müthiş takiye yapıyor,
iyi gizleniyor. Her türlü yol ve yöntemi kullanıyor. Diğer tüm
örgütleri taşeron olarak kullanabiliyor. Hepsi ile iş birliği
yapabiliyor. İşin en vahim tarafı devletin kılcal damarlarına kadar
sızmış. Daha ancak yüzeydekiler temizlenebildi. Kriptolar, uyuyan
hücreler, devlet mekanizması, güvenlik ve istihbarat birimleri
içindeki yerlerini koruyorlar. Talimat gelince robot gibi hareket
edip verilen emri ölümüne yerine getiriyorlar. Tıpkı Rus
Büyükelçisine suikastı gerçekleştiren psikopat gibi. Şu anda ulusal
güvenliğimiz için en tehlikeli yapı FETÖ. 27 Nisan Muhtırasından
Gezi olaylarına, 17-25 Aralık sürecinden Kobani provasına, Rus
uçağının düşürülmesinden 15 Temmuz darbe girişimine kadar birileri
tarafından Türkiye’yi hizaya getirmek, diz çöktürmek için bu
örgütlerin hepsi kullanıldı. Her seferinde güçlü siyasi liderlik ve
milletin sağ duyusu sayesinde başarısız oldular. Ama tekrar
deniyorlar, pes etmiyorlar.
O halde Türkiye’ye düşen; bu terör örgütlerini kendisine bir daha
saldıramayacak hale getirmek. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra
ABD’nin, NATO’nun ve AB’nin bu hunhar girişim karşısındaki
sessizliği-suskunluğu-tepkisizliği T.C. Devletini, Türkiye’yi
yöneten insanları ve Türk milletini hayal kırıklığına uğratmış ve
şok etkisi yapmıştır. Herkes demokrasiye silahla müdahaleye
tepkisiz kalan sözde medeni dünyanın iki yüzlü tutumu ile uykudan
uyanmıştır. Türkiye dost ve müttefik değerlendirmesini gözden
geçirmiştir. Hem terörle mücadele konseptini değiştirmiş, hem de
bekası, ulusal çıkarları ve güvenliği konusunda yalnız olduğunu
fark etmiş ve buna göre proaktif bir mücadele konseptine
geçmiştir.