2018-2020 yıllarını kapsayan
"Orta Vadeli Program" (OVP) yarın açıklanıyor. Başbakan Binali
Yıldırım, ekonomik programın ipuçlarını verdi. Geriye kritik
detaylar kaldı.
OVP hazırlıkları boyunca en çok tartışılan konuyu 2018'e ilişkin
mali önlemler dizisi oluşturdu.
"Acaba 2018'de sıkı maliye politikası mı uygulanmalı, yoksa 2018
ılımlı bir geçiş yılı mı olmalı?" Burada, Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan'ın, şimdiye kadar test edilip onaylanan ve başarılı olan
ekonomik yaklaşımı esas alındı. Yani, piyasalara verilecek güçlü
sinyal bakımından 2018'de erken seçim yapılmayacağını gösteren
verilerin ekonomik programa yansıtılmasına özel özen
gösterildi.
Ayrıca, 2019'un hayati seçimler yılı olduğu dikkate alındığında,
sandığı 2018'in belirleyeceği de hesaba katıldı. Böylece hassas
dengeler üzerine kurulan 2018 yılının hem güçlü büyüme eğiliminin
korunduğu hem de enflasyonda düşüş hedefinin gözetildiği bir yıl
olması planlandı.
Peki, "Hem büyüme hem fiyat istikrarı nasıl sağlanacak?" Burada
titiz bir hesap söz konusu. Aynı anda iki eksenli ve birbiri ile
uyumlu önlemler de gündemde.
2018'e önden yüklemeli gelir artırıcı kararlarla girilmesi kuvvetle
muhtemel. Toplumun geniş kesimlerinin tüketim kalıplarını olumsuz
etkilemeyen, belli bir gelir ve tüketici grubunu ilgilendiren, kısa
vadede gelir getiren ayarlamalar sürpriz sayılmamalı. Bilhassa
enflasyonun baz etkisi nedeni ile düşüş trendine girdiği ay veya
aylarda yönetilen ve yönlendirilen fiyatlarla ilgili düzenlemeler
beklenmesi olası.
Ama asıl önemli olan kamunun kendine çeki düzen vermesi. Yani
sadece tek seferlik gelirlerle yetinmemek, kamu harcamalarını
yeniden ele almak da zorunlu. Nitekim kamunun cari giderlerinden
yatırım kalemlerine kadar detaylı bir çalışma tamamlanmak üzere.
Yatırım harcamalarında önceliklerin yeniden tanımlanması, 2018-2019
döneminde hizmete girecek yatırımların tercih edilmesi, giderek
katılaşan sosyal harcama bileşiminin gözden geçirilmesi, borç
stokunu artıracak vaat ve harcamalardan uzak durulması gibi yapısal
boyutlar da masada.