1- Meseleye, "Yerel ve konjonktürel" olarak yaklaşmakla "siyaset alanı yeniden düzenleniyor" diye bakmak arasında dağlar kadar fark olduğu aşikar.
Şahsen ben, 2023 yılına kadar yetkilendirilen hükümetin, 4.5 yıla odaklanması için siyaset sosyolojisini yeniden etüd etmesini savunanlardanım.
2- Türkiye, benzeri Avrupa'da başlayan popülizm dalgasından da nasibini alıyor.
Yani "ekonomik ve siyasi popülizm" mevcut şartlarda bilhassa muhalefet dili üzerinden bizde de prim yapabiliyor.
3- "Adalet ve Kalkınma" kavramlarının anlam ve değeri millet eliyle güncelleniyor.
Yargı kurumunun FETÖ'den ayıklanması "adil düzen algısına" yetmiyor.
Son yıllarda -açıklanabilir gerekçeleri olsa da- ekonomideki inişli-çıkışlı grafik karşısında makro vaatlerden ziyade günlük hayata doğrudan tesir eden butik projeler seçmene daha cazip geliyor.