Ankara, Ulus. Şimdi, "Kurtuluş Savaşı Müzesi" olan bina. 23
Nisan 1920'de TBMM kurulup ertesi gün Mustafa Kemal oybirliğiyle
Meclis Başkanlığı'na seçildiğinde, "Artık yüce Meclis'in üzerinde
bir güç yoktur" demişti.
Kurtuluş Savaşı, Gazi Meclis'te alınan kararlarla zafere
ulaştı.
20 Ocak 1921'deki ilk anayasa, 24 Temmuz 1923'teki Lozan Barış
Antlaşması, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet, bu Meclis'te kabul
edildi.
Başkan Tayyip Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş
münasebetiyle dün yeni kabinesini bir araya getirdiği, aralarında
milletvekillerinin de bulunduğu topluluğa hitap ettiği, Ekim
1924'te faaliyete geçen 2. TBMM Binası ise halen "Cumhuriyet
Müzesi" olarak ziyarete açık.
Atatürk bir konuşmasında, "Büyük Millet Meclisi, Türk milletinin
asırlar süren arayışlarının özü ve onun bizzat kendisini idare etme
şuurunun canlı bir timsalidir" demişti.
İşte dünkü tarihi toplantı da milli egemenliğin, Cumhuriyet
bilincinin, demokrasi idealinin güncel yansıması olarak kayda
geçti.
Cumhuriyetin, aslı ile yani cumhur ile buluşmasından, devleti cumhurun başkanının idare etmesinden söz ediyoruz.
Cumhuriyetin kuruluş felsefesi ile sorunumuz olmadığı gibi aksine Cumhuriyet adına cumhura karşı kurulan ve sürdürülemezliği ortaya çıkan sistemin geride kalmasını önemsiyoruz.
1. Meclis, Kurtuluş Savaşı'nı başarıya ulaştırırken nasıl "Gazi Meclis" olarak anılıyorsa, bugünkü TBMM de "darbeye karşı dik duruşu ve milletin demokrasiye sahip çıkan karakteri" ile yine "Gazi Meclis" olarak anılıyor. Her dönemin kendine özgü aktörleri ve faktörleri vardır.
Lakin bir dönem "Gazilik" unvanı ile hatırlanıyorsa milli şuurun canlılığı, devlet ve milletin ebed müddeti için yeterli teminatlarımız da mevcut demektir. 23 Nisan'ı, 29 Ekim'i, 15 Temmuz'u benzersiz kılan yönleri de burada gizlidir.
Sonuç olarak... Yeni dönemi, dünle değerlendiremeyiz. Yeni dönemi, bugünün aklı ile yorumlamak, yarınların aklı ile şekillendirmek durumundayız