Türkiye, uzun zaman sonra AB ile ilişkilerde yeniden ivme yakaladı. AB yetkilileri aksini iddia etse de Suriye kaynaklı göç dalgası, Ege'de can veren insanların dramı, Avrupa sınırlarına dayanan mülteciler "büyük uyanışa" vesile oldu.
10 Kasım'da yayınlanan AB İlerleme Raporu, 15-16 Kasım G20 Antalya Zirvesi, Aralık'ta toplanması beklenen Türkiye-AB Zirvesi… Trafik müthiş yoğun.
Avrupa Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ve Genişlemeden Sorumlu Üye Johannes Hahn hafta içinde Ankara'da idi. AB Konseyi Başkanı Donald Tuskve AB Komisyonu Başkanı Jean-
Claude Juncker de Antalya'da olacak. Fransa Cumhurbaşkanı F.
Hollande ve Almanya Şansölyesi A. Merkel de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la üçlü toplantı yapacak. Ana gündem maddelerini; göç krizinin çözümü, sığınmacılar için finansman paketi, Türk vatandaşlarına vize serbestisi, geri kabul anlaşmasının uygulanma takvimi ve yeni müzakere fasıllarının açılması oluşturacak.
Göç demişken… AB tarafının yaklaşımı oldukça ilginç. Türkiye'nin, Suriye ve Irak'tan gelen sığınmacılarla ilgili problemleri kendi başına çözebileceğini düşünmüşler. Hatta Türkiye, yakın döneme kadar "desteğe ihtiyaç duyduğunu söylememiş!" İnanılır gibi değil ama aktarımlar böyle. Sanırım, Türkiye'nin "açık kapı politikasını" yanlış yorumlamışlar. Oysa Ankara, sığınmacılar için gerçekleştirdiği 8 milyar dolar harcamaya karşın uluslararası toplumun ilgisizliğini her vesile ile anlattı. AB penceresinden görünen bir başka tuhaf husus da şu: