Gündem, yeniden Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği. Öylesine köklü ve derin bağlar söz konusu ki... Kırılganlıktan artık kırılmaya doğru evrilen bu iki müttefikin güncel pozisyonu, küresel ve bölgesel dengeleri sarsacak kadar kritik.
Esasen, Suriye krizi başta olmak üzere yakın coğrafyamızdaki meselelere ABD, AB veya Rusya perspektifinden bakmıyoruz. Bizim için önemli olan Türkiye'nin çıkarları. Şartlar, çok merkezli ama dikkatli dış politik açılımları zorunlu kılıyor. Vekalet savaşları yürüten, rekabet içinde gözüken süper güçlerin, yeri geldiğinde sürpriz anlaşmalara imza atması halinde Türkiye'nin açığa düşmemesi çok önemli.
ABD'li yetkililerin, özel ortamlarda söyledikleri ile resmi davranışları arasındaki fark, Ankara için tahammül edilemez eşiği işaret ediyor. Örneğin, hafta sonu İstanbul'a gelecek olan Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster, son dönemde Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'la bir seri telefon görüşmesi yapıyor ve "YPG'ye silah verilmeyeceğini" tekrarlıyor. Emekli general McMaster, bir asker olarak, YPG ile kurulan ortaklığın risklerini, orta-uzun vadeli sonuçlarını tabii ki görüyor.