Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın AK Parti'de başlattığı değişim
ve yenilenme dalgası, siyaset sahnesindeki tüm aktörlerin gündem
maddesi haline geldi. "Değişmeyen tek şeyin değişim olduğu gerçeği"
siyaseti hareketlendirdikçe "erken seçim senaryoları" da piyasaya
sürüldü. Oysa AK Parti'de dikkatle izlenmesi gereken bu süreç bir
"baskın seçim planı değil!" Kritik önemdeki zincirleme seçimlere
her bakımdan hazırlıklı girme çabası olarak tanımlanabilir. Aynı
zamanda "Erdoğan yeniden Cumhurbaşkanı seçilir ama AK Parti..."
diye kurulmakta olan oyunu bozma hamlesi olarak görülebilir.
Heyecan veren bir hikâyesi olmayan, hayal kuramayan, vaatleri
gelecek tasarımı içermeyen, gençleri ve kadınları merkeze almayan,
ülkenin bekasını öncelemeyen, küresel sistemdeki değişimi doğru
okumayan siyasi partilerin 2019 ve sonrasında şansı kalmayacak.
Önceki gün SETA'da "Siyasette Yenilenme ve AK Parti'nin
Geleceği" konulu bir panel vardı. Benim de katıldığım o beyin
fırtınasında AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal'ın, "değişim yönetimi"
analizi ilgi çekici idi. İlk tespiti şu oldu:
Sn. Erdoğan'ın 2014'te Cumhurbaşkanı seçilip AK Parti ile
ilişiğinin kesilmesiyle Türk siyasetinin merkezinde bir kayma
yaşandı. Cumhurbaşkanımızın 16 Nisan referandumu sonrasında
partinin başına geçmesiyle siyaset tekrar rayına oturdu."