Oluşturulmak istenen algıya rağmen, uluslararası finans kuruluşlarının Türkiye ekonomisi ile ilgili değerlendirmeleri sanıldığı kadar "karamsar değil!" Kuşkusuz belli uyarılar, ileriye matuf kaygılar, daha güçlü çözümler üretilmesi gereken alanlara dair vurgular söz konusu. Ama matematik hesaba dayanmayan, ölçülebilir verilerle desteklenmeyen sübjektif yorumlar bağlamında durum çok farklı. Örneğin, "siyasal risk" sadece söylem düzeyinde ifade ediliyor.
Anayasa referandumu ve olası sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerin çoğunun ayağı yere basmıyor.
Türkiye'ye yönelik ekonomik cephe açanların aksine, Türkiye ile kısa ve uzun vadeli fon ilişkisi bulunan kurumlar, nisan ayındaki sandığı ve anayasa değişikliğinin pratik yansımalarını görmeyi tercih ediyorlar.
***
Bu yazdıklarım, somut bilgilere dayanıyor. Daha geçtiğimiz hafta kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye'nin notunu sadece siyasi nedenler ve kötümser varsayımlarla yatırım yapılabilir seviyenin altına çekerken dahi küresel finansal oyuncuların Ankara'ya bakışı oradaki ölçüyle birebir örtüşmüyordu.
Bahsedeceğim görüşmeler resmi ve kapalı devre olduğu için, muhatapları açıklamadıkça kurum ismi vermek bana düşmez. Lakin kurumsal değerlendirmeleri samimiyetle paylaşabiliriz.