Başbakan Binali Yıldırım ile Belarus ve Almanya yolundayız. Seyahatin Almanya ayağı oldukça önemli. Hem Türkiye-Almanya ilişkilerinin normalleştirilmesi hem de Zeytin Dalı Harekâtı'nın uluslararası yansımaları bağlamında.
Almanya'da yeni hükümet kurma çalışmaları son aşamaya gelirken Yıldırım'ın, Berlin'de Şansölye Merkel ile görüşmesi başlı başına bir gösterge. Rheinmetall şirketinin Leopard tanklarının modernizasyonuna dönük defansif tutumunun değişmesi ve sözleşme imzalanması da dikkate değer bir başka ayrıntı.
Tabii iki tarafta da var olan çaba, "paranteze alınan sorunlar
gündeme getirilmeyecek" demek değil. Bilhassa Almanların, "Deniz
Yücel" dosyasındaki tavrında bir değişiklik yok. Aynı şekilde geniş
tabanlı koalisyon hükümetinde, Türkiye-AB entegrasyon süreci ile
Gümrük Birliği'ni yenileme iradesinin dondurulması kararı alınması
başlı başına bir mesele.
Yine de dünü dünde bırakıp, ileriye bakma niyetini bir kenara not
etmek gerek! Ve kuşkusuz kritik zirve, "Münih Güvenlik Konferansı."
54 yıllık geçmişi olan konferans, etkili bir uluslararası platform.
Başbakan'ın hitabı, ikili görüşmeleri ise büyük bir fırsat.
Türk-Amerikan ilişkilerinin büyük sınamadan geçtiği, Avrupa-Atlantik ilişkilerinin, NATO'nun rolünün sorgulandığı bu ortamda, Ankara'nın, küresel-bölgesel güvenlik ve terörle mücadele noktasında ödediği bedeller, müttefiklerinin çift ajandalı tutumları ile birlikte masaya yatırılacak.