Önce, Amerikan Dışişleri tarafından reddedilen kritik bir
önerinin arka planını, sonra Fırat Kalkanı Harekâtı'nın, ABD'ye
temas eden yönlerindeki tuhaflıkları anlatmak istiyorum.
Bugün öğreniyoruz ki ABD'li diplomatlar, "Kürt sorununu izlemek ve
hatta süreçlere müdahil olmak!" üzere Washington'a bir proje
sunmuşlar.
Gerekçeleri, "görünüşte masum!" ama gerçekte kriz çıkaracak kadar
tehlikeli.
ABD'nin iç çalışması olsa da 4 ülkeyi yakından ilgilendiriyor. ABD
diplomasisi, Türkiye'yi, "Avrupa Masası" kapsamında raporluyor.
Irak, İran ve Suriye ise tahmin edileceği gibi "Ortadoğu Masası"nın
konusu. Dışişleri'ne deniyor ki...
"Türkiye, Irak, İran ve Suriye'de Kürt nüfus var. Kürtlerle ilgili
gelişmeler dinamik olduğu kadar stratejik.
Bir 'Kürt Masası' kurulsun. Dört ülkedeki Kürt dosyası tek elden
yönetilsin!"
Bu, özünde 4 parçalı Kürdistan planının altyapısı olarak da
okunabilir. Lakin...
ABD Dışişleri'nin, bu öneriye -konjonktürel kalmaması- gereken
karşı çıkışı, Türkiye açısından önemli. Washington'ın, "Türkiye,
Avrupa Masası'nda kalacak.
Türkiye'deki Kürt nüfusa yönelik değerlendirmeler ise 'insan
hakları' bağlamında takip edilecek!" biçiminde özetlenen duruşu bir
kenara not edilmeli.
***
Anlaşılan o ki ABD'de hâlâ Beyaz Saray, Pentagon ve CIA arasında
eşgüdüm yok. Başkan Trump, sisteme hâkimiyet kurmaya çalışırken
yerleşik nizamın bir dizi operasyonuna hedef oluyor.