Okan Müderrisoğlu Sabah Gazetesi

Anayasa süreci... HDP'nin ıslahı... Özeleştiriler ve öncelikler...

Yeni anayasa yapım takviminin dikkatle izlenmesi gereken yönü, HDP'ye açılacak kanalla ilgili olacak. "Anayasayı devletin iç dinamikleri ve HDP bünyesine bağlamanın ne anlamı var?" diye düşünülebilir. Ancak, Ankara'daki...

14 Ocak 2016 | 118 okunma

Yeni anayasa yapım takviminin dikkatle izlenmesi gereken yönü, HDP'ye açılacak kanalla ilgili olacak. "Anayasayı devletin iç dinamikleri ve HDP bünyesine bağlamanın ne anlamı var?" diye düşünülebilir. Ancak, Ankara'daki hassas değerlendirmelerde, HDP'nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda temsili ile başlayacak sürece ayrı bir önem veriliyor. Bunu, HDP'ye açılacak kredi gibi okumak şimdilik yanıltıcı olur. Kaldı ki HDP, kamu düzeninin tesis edilmesinden sonra başlaması muhtemel yeni dönemde baş aktör olarak da konumlanmayacak. HDP dışındaki Kürt siyasi hareketinin temsilcileri, yerel ve dini kanaat önderleri esas muhatap sayılacak. Ancak, bölünmüş siyasal zihni kimliğine karşın HDP'nin hâlâ organize siyasal yapı olduğu da göz ardı edilmiyor. 

***


HDP'li siyasilerin Ankara'da karşılık bulamamaları, o cephenin en büyük problemi. Terörün tırmandığı ve HDP tarafından sahiplenildiği bugünkü ortamda Ankara'da hemen hemen hiçbir kapı kendilerine açılmamakta. Devlette karşılık bulamayan HDP yönetiminin, hızla iç hesaplaşmaya sürüklendiği, bu yol ayrımının aynı zamanda anayasa çalışmalarını da etkileyeceği öngörülmekte. Bir başka anlatımla, Anayasa Uzlaşma Komisyonu, HDP'lilerin ve bölgenin siyasal basıncının ayarlanması için bir fırsata dönüşebilir. Bu görüş taraftar bulmakla birlikte sivil anayasa çabasına yan misyonlar yüklenmemesi gerektiğini savunanlar da azımsanmayacak oranda. 

***


HDP içindeki çözülme beklentisi, devletin klasik temennisi olarak da görülmemeli. Siyasal varlığını silahlı PKK güçleri ile özdeşleştiren, silahın devreden çıktığı noktada müzakere gücünün biteceğini düşünen gruplarla, Türk solundan, farklı etnik ve mezhep unsurlarından devşirme grupların karar aşamasına geldiği artık bilinmekte.
Kandil'in, sözde özyönetim iddiası ile kentsel kalkışma denemesine girişmesi, vatandaşın günlük hayatını kâbusa çevirerek devlete olan güveni sarsmaya uğraşması, doğuda makul çoğunluğun gelecek umutlarını tüketmeye, batıda gönül bağlarının zayıflatılmasına oynaması da şaşırtıcı değil. Maalesef, 2018'e kadar HDP'yi yönetmeye talip olan malum kadrolar bu karanlık senaryoyu hayata geçirmeyi, Türkiyelileşme tezini savunanları ise elimine etmeyi hedeflemekte. 

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ekonomiye dair kısa Notlar... 21 Kasım 2024 | 440 Okunma Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... 20 Kasım 2024 | 173 Okunma G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... 19 Kasım 2024 | 268 Okunma AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! 16 Kasım 2024 | 197 Okunma Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? 14 Kasım 2024 | 1.415 Okunma