Suruç'ta patlatılan, Türkiye'deki tüm dinamikleri derinden
sarsan bomba, çok farklı gelişmelere kapı aralayan, çok boyutlu
karanlık eylem olarak kayıtlara geçti.
Canlı bomba eyleminin, "hükümetin ve siyasetin seyri, güvenlik-
istihbarat yönetimiyle ilgili sorunlar ve toplumsal fay hatlarında
tetiklenen kırılma" yönleriyle değerlendirilmesi
gerekiyor.
Peşinen söyleyeyim. Terör nereden ve kimden gelirse
gelsin, hangi gerekçeye dayandırılırsa dayandırılsın lanetlenmesi
ve ortak tavır sergilenmesi gereken şiddet eylemleri dizisidir.
Halkı dehşete sevk etmeyi, devleti yönetilemez kılmayı, kitleleri
birbirine düşürmeyi hedefleyen her saldırı, küçük bireysel ve
siyasi çıkarları aşan anlayışla ele alınmak zorundadır. Yani...
DEAŞ teröründen bahsedilirken PKK terörü görmezden gelinemez. Kimse
bir terör eylemi üzerinden bir diğer terör eylemini kamufle edemez,
meşrulaştırmaya çalışamaz. Bu açıdan bakıldığında HDP'nin takındığı
ikircikli tutum dikkatlerden kaçırılamaz. İktidarın sorumluluğu da
ihmal edilemez.
Suruç'ta parçalanan genç bedenler kadar ülke birliğinin de
parçalanmak istendiğine kuşku yok. Artık, Suriye'deki iç
karışıklığın Türkiye'ye ihraç edilmesinden hatta Suriye'de beklenen
yönetsel değişikliğin Türkiye'de gerçekleştirilmek istenmesinden
bile söz edilebilir!