Geçmiş tarih... Bakanlar Kurulu'nda Suriye iç savaşı, riskler ve
alınması zorunlu önlemler konuşuluyor. Bakanlar, DEAŞ'la mücadele
görünümü altında ABD'nin, Suriye'nin kuzeyindeki demografik yapıyı
bozduğuna dair kaygılarını paylaşıyor. Bugün, AK Parti'de siyaset
yapmayan dönemin aktörü haritayı açıyor. "Kürt nüfusun yoğun olduğu
yerlerin arasında Arap, Türkmen ve diğer etnik grupların kasabaları
var. Homojen bölge oluşturamazlar" diyor!
O günden bugüne Suriye sahasında pek çok şey değişti. Ama
değişmeyen husus, ABD desteği ile YPG'nin kat ettiği mesafe ve
Türkiye'ye yönelen güvenlik tehditleri oldu.
Şimdi, işin eksik kalan kısmının tamamlanması adına Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin Fırat'ın doğusunda kaçınılmaz askeri inisiyatif
alması aşamasındayız. Güvenli bölgeyi kuracak bu tür bir girişimin
hem şaşırtma etkisinin olması hem de Arap aşiretlerin yıllardır
yaşadığı merkezleri geri kazanmalarını sağlayacak boyutlar içermesi
gerekiyor!
ABD, tümüyle iç seçim gündemine, müstakbel başkan adaylarının didiklenen geçmişlerinden ve sıkıntılı ilişkilerinden türeyen hikayelere odaklanmış halde.
Kaldı ki...
* İsrail'in, Filistin'i tasfiye etmeye yönelik politikasının hız kazandığı, * İran'ın siyasi dengelerini sarsmaya dönük dış baskıların arttığı,
* Körfez ülkelerinin de diken üstünde durduğu bir dönemde...
Türkiye'nin, Suriye'de re'sen gerçekleştireceği askeri harekata ABD'nin kolay tahammül edemeyeceği çok açık!
Tam da bu nedenle Pentagon, Türk Genelkurmayı'nın hiç de yabancı olmadığı manevralarla zaman kazanmaya çalışmakta. Ve maalesef... "Müttefikim" dediği Türkiye ile Suriye Demokratik Güçleri diye uydurduğu YPG terör unsurlarını neredeyse aynı düzlemde tutmayı denemekte!
Evet...
MSB'nin sıkça açıkladığı gibi "planlı faaliyetler" devam ediyor.
Ancak...
O faaliyetlerin içeriği ve takdim ediliş biçimi, sahanın gerçekleri ile tam uyuşmuyor. Şu an için Akçakale'nin karşısındaki Tel Abyad ve çevresindeki YPG mevzilerinin tespiti yapılmakta, fakat terör örgütü unsurlarının 32 km derinliğin altına çekilmesi, ağır silahlardan arındırılması aşaması için net bir takvim sunulmamakta.
Ayrıca...
Türk Hava Kuvvetleri'nin, Fırat Kalkanı Harekatı sırasındaki operasyonlarının kendisine rağmen gerçekleşmesini hazmedemeyen Amerikan tarafı, Fırat'ın doğusunda YPG'yi hedef alabilecek hava kabiliyetlerinin yönünü değiştirmekten de geri durmamakta. Nitekim, Türk F 16'larının Fırat'ın doğusundaki uçuşları bile DEAŞ'ı önceleyen "Birleşik Ortak Görev Gücü Doğal Kararlılık Harekatı" kapsamında kamuoyuna duyurulmakta. Ama YPG'den bahsedilmemekte!
Kamu diplomasisini yeniden kullanmaya başlayan Amerikalılar, Türk kamuoyundaki geleneksel ortakları üzerinden Ankara'yı baskılamayı da denediği için geriye, "Bir gece ansızın!" seçeneği kalıyor!