İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun gerek vilayetlerde gerekse
merkez teşkilatında gerçekleştirdiği kapsamlı değişiklik, bir
süredir yazmayı düşündüğüm "Bürokrasi" konusuna yeniden eğilmeme
vesile oldu. Esasen son dönemde bazı revizyonlar da oldu. Bu
atamaların önemli bir bölümünü kabine dışı kalacağı öne sürülen
bakanların yapması da ilginçti. Yani, bakan toto oynayanların
tahminleri yine tutmayacak gibi. Neyse... Biz, asıl konumuza
dönelim.
AK Parti Genel Merkez yönetiminde, delegelerde, il ve ilçe
teşkilatlarında değişime odaklanmışken, asıl noktayı gözden
kaçırmamak gerek. "Ankara!" yani "Bürokratik genetik kodların
değiştirilmesi" zorunluluğu. Mesele isimlerin değil, kafaların
değişmesidir!
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin, en önemli özelliklerinden biri de bürokratik oligarşinin yıkılması sahasında görülecek. Kısa ömürlü hükümetler döneminde, "devletin sahibi olma iddiasıyla, siyasetçiye ve milletin tercihlerine rağmen devleti yönetme gücüne erişen" zihniyet kökten değişecek. AK Parti bu alanda, istediği mesafeyi alamadı. Yer yer milletin beklentilerine göre çözüm üreten bürokratlara rastlansa da işler tam umulduğu gibi gitmedi. Neden? Çünkü bilhassa FETÖ'cüler sızdıkları her devlet kurumunu zehirledi. Kamu yönetiminde ciddi nitelik kaybı yaşandı. Kurumsal hafızası, deneyimi olan bürokratlar ya FETÖ kumpasları ile tasfiye edildi ya da kenara çekildi. Dolayısıyla 2019'u beklemeden bürokrasinin yeniden inşa edilmesi, herhangi bir görüş ve inanç grubu etrafında tek tipleştirici hâkimiyet kurulmasına geçit verilmeden milli karakterde bürokrasi kurulması Türkiye'nin öncelikleri arasındadır.
***