Memlekette yığınla konu varken "CHP yazmak" garip karşılanıyor çoğu zaman. Doğrusu, ana muhalefet partisinin iç dinamiklerine değinmek için özel çabam yoktu. Lakin kısa süre önce CHP'nin önde gelen bazı isimleri ile uzun sohbetler yapma imkânı buldum. Genel Başkan'ın yakınında olan, bir dönem akıl hocalığı yapıp kenara çekilenler de dahildi bu isimlere. Hep söylüyoruz. "Siyasetteki asimetri", demokrasinin teklemesi olarak tezahür ediyor. "Siyasi açık" arttıkça demokratik eksik rekabet de derinleşiyor. Bu yüzden toplumun bir kesimi, siyasetten hatta ülkeden umudunu kesecek noktaya geliyor. Karamsarlığını, kızgınlığını anlamlı veya anlamsız biçimde ya Cumhurbaşkanı'na ya da iktidar partisine boca ediveriyor. Örnek mi? TBMM Genel Kurulu... 2016 Bütçe görüşmelerinde CHP'nin neredeyse tek gündemi eleştiri kılıfıyla kamufle edilmiş şekli ile "Cumhurbaşkanı'na hakaret!" Oysa aynı CHP'nin yaptırdığı son siyasi eğilim anketi bile AK Parti'nin oy oranını koruduğunu, AK Parti seçmeninin "başkanlık sistemini" benimsediğini gösteriyor. CHP'nin anketinde AK Parti seçmeni ile sınırlanan o destek, en geniş siyasi yelpazede başkanlığa desteğin kesinlikle yüzde 50'nin üstünde seyrettiğinin itirafı oluyor.