Siyaset ve siyasetçi profili öylesine değişime uğruyor ki... Bunun en canlı örneği CHP'nin, HDP destekli İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nda tezahür ediyor.
O, yeni bir formatın simgesel aktörü olarak büyütülüyor. "O
kadar da olmaz" demeyin. Oluyor. Zira;
Müzakereyi değil münakaşayı benimsiyor. Sözde
meramını anlatmak için karşısındakine saldırıp sindirmeye
çalışıyor. Yüzde
yüz emin olduğunuz bir konuda dahi "inkar dilini" kullanarak, sizi
şüpheye sürükleyebiliyor.
Taraftarlarının egosunu şişirirken, kazanmak istediği öteki kitleye
sempatik görünebiliyor. Sosyal
medya operasyonlarını seviyor ve buradan besleniyor. Makul
veya haklı sayılabilecek çıkışlarında bile rövanşizm hissi
uyandırıyor.
Sıkıntılı anlarında ise konuyu saptırıyor, meselenin özünü
unutturabiliyor.
Özetle...
Olduğu gibi davranmaktansa hedefine ulaşmak için bilhassa
"göründüğü" gibi davranıyor. Böylece algıyı ve kamuoyunu
yönettiğini varsayıyor. Kendi gerçekliği fark edilene dek, hayli
mesafe alacağını umuyor.