Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte yepyeni bir dönem başlıyor. Uygulama henüz görülmediği için Ankara'da hâlâ eski refleksler hâkim. Oysa çok kısa bir süre içinde bakanlar sadece konuları ile sınırlı olmak üzere TBMM'ye gelebilecek. Bunun için dahi bir içtüzük düzenlemesi yapılacak. Bakanlar hakkında gensoru verilemeyecek. Yürütme makamı, bütçesini savunmak dışında genelde Meclis'te bulunmayacak. Bu özellikli durum nedeni ile milletvekilleri asli işlerine odaklanacak. Yani, seçmenlerle daha yoğun ve doğrusal temas kuracak. Halkın gündemini ve taleplerini güncel olarak tespit edip, çözümü için yasa önerisi verecek. Hatta farklı siyasi parti grupları birbirlerini ikna etmeye çalışacak.
8 Temmuz'da gerçekleşecek yemin töreninden sonra siyasette "uzlaşma kapısının" ardına kadar aralanacağını söylemek iyimserlik olur. Ancak, TBMM zemininde konu veya proje bazlı birbirinden ilginç işbirliklerine ve anlık siyasi buluşmalara artık hazırlıklı olmak gerek.
Örneğin, OHAL. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, bir kez daha uzatılmayacağına dair beyanları oldu. MHP kurmayları ise FETÖ ve PKK terörüyle mücadelenin henüz neticeye ulaşmadığı gerekçesini ileri sürdü. Bu durumda, Fransa Modeli'ndeki gibi bir yol izlenebilir. Yani, OHAL uzatılmasa da buradaki yetkilerin bir bölümü ya mevcut yasal çerçeveye eklenir ya da yeni bir düzenlemeye gidilebilir.
MHP'nin, seçim öncesinde dile getirdiği ve açık taahhüde bağladığı af meselesi de kritik. AK Parti ilke olarak bugünkü şartlarda affa sıcak bakmıyor. MHP'nin ise cezaevlerinin durumundan başlayan ve sınırlı sayıda kader mahkûmuna kadar uzanan bir dizi argümanı mevcut. Peki ne olabilir? Türkiye tecrübesinde dar kapsamlı başlayıp, genele teşmil edilmesi muhtemel bir af hamlesi yerine, infaz yasasında değişiklik düşünülebilir. Ama bu arayış, "siyasete mektupla hiza verme denemelerini" mazur göstermez!
Günün sonunda... MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yaptığı son görüşmedeki tutumu ölçü alınabilir. "Biz böyle düşünüyoruz ama tabii takdir sizin" mealindeki yaklaşım, politik öncelikler ve dosyalardaki farklılıkların giderilmesine ilişkin mekanizmaların kurulup işletilmesinin önemini gösterir. *** Ve bir son husus... Devletin eskimiş nizamının yeniden inşa edildiği bugünlerde... Geleneklerin gözetilmesi, değişimin hızının iyi ayarlanması da gerekiyor. Kuşkusuz, bürokratlar da iş yapma biçimleri de köklü değişime uğrayacak. Ama devletin devamlılığından taviz verilmeyecek. İşte bu nedenle, "Ben ne olacağım?" diye başlayıp, "Araya adam koyma" diye tabir edilen girişimlerde bulunanların, yapısal dönüşümü sekteye uğratmasına da fırsat tanınmamalı. Zaten Cumhurbaşkanlığı'nda oluşturulması zorunlu az katmanlı yapının, bakanlıklarla yatay ve dikey ilişkileri de belirlendiğinde, reform dalga dalga aşağıya da yayılacak. Önemli olan Cumhurbaşkanı'nın çalışma tarzına uygun yapılanmanın Külliye'de şekillenmesidir. Sonrasında Cumhurbaşkanlığı'nı merkezine alacak şekilde bürokratik ve kurumsal genetik kodlar doğal olarak yenilenecektir.