Referandum sonuçlarının kesinleşmesinden sonra
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, AK Parti ile resmi
üyelik ve güçlü yönetsel bağının kurulması, sembolik olmanın
ötesinde artık acil gereklilik. 16
Nisan'daki "Evet" mesajı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi'nin inşası ve ihyası ile gerçek anlamını kazanacak. Bugün,
sandık sandık halkoylamasının sonucunu analiz eden AK Parti'de hem
zihni sadeleşmeye hem de kan tazelemeye ihtiyaç olduğu çok açık. AK
Parti'nin, anayasal geçiş döneminin lokomotifliğini sürdürebilmesi,
kendi iç bünyesinde zaman içinde meydana gelen değişimin, tesis
edilen dengelerin ve kurulan kadroların da yeniden ele alınmasını
gerektiriyor.
Kabinede ve parti vitrinindeki değişiklik ihtiyacını, referandumda
elde edilen sonucun birilerine fatura edilmesi gibi dar alanda
görmemek lazım.
Referandum kampanyası sırasında da Bakanlar Kurulu'nun, değişmesi
kuvvetli seçenekti ama 16 Nisan sonrasına bırakılmıştı.
Bu dakikadan sonra hükümeti ve partiyi, 2019'a hazırlayacak ekibin,
çalışma tarzının ve hedeflerin geciktirilmesi doğru olmaz.
Başbakan Binali Yıldırım'ın, son bir yıl içinde
yaşadıklarını ve yaptıklarını ne Türkiye ne de AK Parti unutabilir.
Yıldırım, görevinin her anında kurucu genel başkan ile ilişkisini
doğru zemine oturttu. Ve başarılı oldu.
Öte yandan, bugün AK Parti'ye dönme hazırlığındaki Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın, partisiyle olan gönül bağını hatırlamak için 27 Ağustos
2014'teki 1. Olağanüstü Kongre'ye gitmek yeterli. Erdoğan, o tarihi
konuşmasında şöyle demişti:
"AK Parti adeta benim beşinci çocuğumdu.
AK Parti nedeniyle zaman zaman dört çocuğumu ihmal ettim!"