Referandum sonrası Ankara'da öncelikli konu, "iç siyasetin
şekillenmesi." Evet, dış politikada da ekonomide de önemli pek çok
dosya var. Ama 2019'a kadar geçecek sürenin Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemi'ne göre yeniden inşası belirleyici gündem maddesi.
Bu noktada yol haritası da belli. Mesele, süreç yönetiminin
gerçekleştirileceği kadrolarla ilgili...
Yol haritası demişken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, resmi
referandum sonuçları açıklandıktan kısa süre sonra kurucusu olduğu
parti ile bağının kurulması mutlak gereklilik. Bu adımın, şimdilik
sembolik üyelikle sınırlı mı kalacağı yoksa olağanüstü kongre ile
"Genel Başkanlık" görevini de kapsayıp kapsamayacağı ile ilgili
yorumlar farklı. Oysa bu noktada tereddüde ve zaman kaybına mahal
yok. Zira yerel seçimler, genel seçimler, Cumhurbaşkanlığı
seçimleri göz açıp kapayıncaya kadar gelip çatacak kadar yakın.
"Cumhurbaşkanı'nın gerek hükümeti gerekse partisini, kurucu
iradedeki heyecanı aratmayacak tarzda ele alması zorunlu." Aslında
bu zorunluluk aynı zamanda Sn. Cumhurbaşkanı'nın referandum
kampanyasına ilişkin somut gözlem ve tespitlerinden de
kaynaklanıyor.
***
Anayasa paketinin gündeme geldiği andan itibaren AK Parti'deki bir
damar, yeni hükümet sistemine karşı mesafeli idi. Meclis
zeminindeki örtülü direnci kıran husus, Cumhurbaşkanı'na duyulan
saygı, sevgi ve vefa duygusuydu. Peki, o vefa seçim sandığına
yansıdı mı? Yansımadığı çok açık. Öyle olsa, yüzde 51.4'lük "Evet"
oylarının, öngörüldüğü gibi yüzde 55 ve üstünde neticelenmesi
gerekirdi. Bu demek oluyor ki Erdoğan'ın siyasete kazandırdığı, el
verdiği, önünü açtığı isimlerden bazıları, Erdoğan'a ve vizyonuna
olan bağlılığının muhasebesini oy verme kabininde yapmadı.
Bakanların hatırı sayılı kısmının, AK Parti teşkilatının da çalışma
performansı, istekliliği, ikna kabiliyeti geçmiş seçimleri
fazlasıyla arattı. Tabii haksızlık da yapmamak lazım. Son 3 yıla
bir yerel seçim, bir Cumhurbaşkanlığı seçimi, iki genel seçim ve
bir referandum sığdıran AK Parti teşkilatları da yorgunluğu ve
yıpranmışlığı yaşadı. 15 Temmuz darbe girişimine karşı sergilenen
duruş ve Demokrasi Nöbetleri'nin ivmesi de uzun döneme yayılamadı.
AK Parti, 15 yılda katkı sağladığı sosyolojik değişimi yani gelir
ve nüfus gruplarının davranış kodlarını geleneksel yaklaşımın
dışında okuyamadı.