15 Temmuz darbe girişimi gösterdi ki bizim, sandığımız gibi bir
devletimiz yokmuş! Ama gerçek anlamda bir milletimiz varmış!
Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne "Legal görünümlü illegal yapılar"
tanımı girdiği andan itibaren gerek bürokraside gerekse piyasada
bir şeylerin değişeceği varsayılmıştı.
Lakin öyle olmadı!
Bir yerlerde hep o "görünmez karanlık el!" işledi. Sonunda bizi,
darbenin eşiğine kadar getirdi!
Bugün gayet iyi anlaşılıyor ki...
FETÖ'nün finansal ana damarına girilmesi için Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı başta olmak üzere yargının rapor talepleri ya bir
yerlerde uykuya yatırılmış ya da içi boş dosyalar gönderilmiş.
Nitekim, FETÖ'ye mali destek sağladığı bilinen bazı büyük
şirketlere yönelik operasyonlar birkaç ay öncesine kadar umulmadık
biçimde kesintiye uğramıştı. Eldeki belgelerle, örgüt mensupları
için ciddi hukuki tedbirleri uygulamak mümkün olmamıştı.
Sonra...
FETÖ'nün, gelecekte kullanmak üzere ceza mevzuatına sakladığı bir
madde konusunda savcılıklar bilgilendirilmiş de kayyum atamaları
ancak yapılabilmişti...
Mali bilgi demişken... Örneğin, MASAK ve Gelir İdaresi... Ne zaman
ki bu iki merkeze ve BDDK'daki kritik noktalara el atıldı, işin
rengi değişiverdi. Daha doğrusu basiret sahibi bakanlar ve risk
alan isimler sayesinde işin gerçek rengi gün ışığına çıkıverdi.
***
Şimdi... Yeni yeni gerçeklere de ulaşılıyor.
Mesela, devletin örtülü ödenek hesapları üzerinde faaliyetler
yürütüldüğü anlaşılıyor.
Bir o kadar önemlisi ise şok edici...
Bir grup profesyonel hainin yaptıkları akıl almaz!
Cumhurbaşkanı'nın şahsi hesaplarına kadar girildiği ve yıllar önce
açılmış o hesaplarda sanal para hareketleri üretilmeye çalışıldığı
biliniyor. Yani... Algı operasyonlarına belge diye sunulacak
sahtekarlıklar, FETÖ'cülerin bıraktığı dijital izlerde
görülüyor.