7 Haziran'dan bu yana yaşanan süreç, sistemde Cumhurbaşkanı'nın
rolü ve önemini belirgin şekilde ortaya çıkardı. "Erdoğan, müdahil
olmasın" diye tempo tutanlar bile "Ama ülkede kritik konularda
karar alma ve uygulama sorunu da yaşanıyor.
Cumhurbaşkanı,'kolaylaştırıcı' olarak devreye girmeli" demeye
başladı. Ve bütün bunlar, Erdoğan'ın olabildiğince vitrine
çıkmamaya özen gösterdiği, spekülasyon ve dedikodulara fırsat
vermemeye çabaladığı bir dönemde yaşandı.
Birkaç gündür önemli vesilelerle Cumhurbaşkanı'nın güncel
mesajlarını dinleme ve yüz yüze görüşme imkânı bulan gazeteciler
açısından ileriye yönelik özet bilanço şöyle:
1- Cumhurbaşkanı, "anayasal sınırlara çekilmeli" beyanlarına
karşı çok duyarlı, hatta tepkili. "Anayasal yetkilerimi
kullanıyorum, kullanmaya devam edeceğim. Bunun üzerinden tartışma
açtırmam" noktasında. Dolayısıyla o anayasal yetkiler, görünür
gelecekte Cumhurbaşkanı'nın inisiyatif almasını gerektirecek
siyasal diplomasiye konu olabilir. Her şey, anayasal çerçevede ve
tanımlı sürelerde cereyan ettiğinden takıntılı marjinal çevreler
dışında kimsenin Cumhurbaşkanı'nı kolayca hedef alması için
gerekçesi kalmayacaktır.