Cumhuriyetin anlam ve değerinin çok iyi anlaşıldığı ama aynı
zamanda içeriğinin sorgulandığı ilginç günlerden geçiyoruz.
Kuruluş felsefesinde "egemenliği kayıtsız şartsız millete veren",
ilerleyen yıllarda milleti tasnif ederek "makbul vatandaş" olarak
formatlamaya çalışan, devlet standartlarına uymayanları ise "tehdit
unsuru" olarak gören bir Cumhuriyet geçmişimiz de var.
En büyük kazanımı, "demokrasinin tadına varan milli bilinç" ile her
hal ve şart altında "sandığa inanan" kitlelerin varlığı olan bir
Cumhuriyet bu.
İşine gelmediğinde cumhurun tercihlerine saygı göstermeyen,
sandıktaki zaferi, Ankara'da yenilgiye uğratan, bir dönem millet
dışı ortaklarla da yol alan bir Cumhuriyet bu.
Devletin, milletle buluşmasının "milli iradeye mutlak bağlılıktan"
geçtiği gerçeği ile son 10-15 yılda yüzleşen bir Cumhuriyet
bu.
Ve nihayet... AB uyum çabası içinde demokrasi çıtasını yukarı
çeken, milli geliriyle dışa açıklığıyla, çok sesliliğiyle milletin
geldiği noktayı yönetmekte güçlük çeken bir Cumhuriyet
bu...