Bir kez daha Türkiye"nin "deprem ülkesi" gerçeği ile yüzleştik.
Kentsel dönüşümün, iki daire, bir dükkan kazanma meselesi olmadığını yine gördük.
Devletin tüm kurum ve kuruluşları ile önemli bir sınavı başarı ile verdiğine tanık olduk.
Kamunun kriz yönetimi, toplum psikolojisinin iyileştirilmesi, yaraların sarılması, iletişim stratejisi açısından arzulanan olgunluk düzeyine ulaştığını anladık.
Ulusal Medikal Kurtarma, Afetlerde Arama Kurtarma faaliyetlerine katılanların ağırlıklı olarak gönüllülerden oluştuğunu fark edip, mutluluk duyduk.
CHP ve HDP'nin depremden siyaset üretme, alanı manipüle etme girişimlerinin maya tutmadığını gözlemledik. Bilhassa Alevi yurttaşların sinir uçlarına basanların hemen dışlandığını not aldık.