Geçtiğimiz hafta değindiğimiz bir konu, uluslararası basının da dikkatini çekti. Türkiye'nin, müttefiklerinden temin edemediği hava savunma sistemlerini Rusya'dan almak istemesi üzerine, ABD yönetiminin karşı önlemler geliştirmesi idi mesele. Daha açıkçası, S 400'leri satan Rus şirketinin, ABD yaptırımlar listesi kapsamına girmesi, bu şirketle imzalanacak finansal sözleşmelerin de ciddi küresel maliyetinin ortaya konulması söz konusu idi.
Bugün işaret etmek istediğim husus da "dış ekonomik operasyonlarla" ilgili. Türkiye'nin dışa açık ekonomisi, dışsal şoklara açık ekonomik yapı anlamına da geliyor. Dış kaynaklı ekonomik ataklar, global sistemin bünyesel risklerinden doğabildiği gibi Türkiye'nin bağımsız politikalar uygulama isteğini frenlemeye dönük kapalı devre mali operasyonlar biçiminde de kendi gösterebiliyor. Türkiye ekonomisinin dış şoklara dayanıklılığını şimdiye kadar şu üç faktör sağladı: 1- Güçlendirilmiş bankacılık sistemi. 2- Sağlam bütçe dengesi. 3- Doğrudan uluslararası sermaye akımları.
Kuşkusuz, siyasi istikrar ve güven veren iktidar, tutarlı para politikası ile dış ticaretteki gelişmeler de bu olumlu tabloyu destekledi.
Ama her iki ülke de her türlü imkân ve kapasite ile Türkiye'de olup bitenlerle yakından ilgileniyor. Hatta fırsat buldukça olayların yönünü etkilemek için farklı enstrümanlar kullanabiliyor. Ve maalesef bu ülkeler son dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin operasyonel kabiliyetine tesir edebilecek örtülü silah ambargosu da uyguluyor.
Neticede, aynı ülkelerin ya da onlar adına hareket eden merkezlerin, finansal kurgu içinde olmadığını düşünmek biraz saflık olur. Türk bankacılık sistemi içindeki küresel sermaye payından tutun da kuru hareketlendiren spekülatif haber ağına kadar geniş bir yelpazede, değişik ölçek ve markada parasal ataklarla test edildiğimiz anlaşılıyor. Mühim olan, görünürdeki olaylara bakmakla yetinmeyip, gerisindeki aktör ve faktörleri de doğru okumak. O zaman hem özeleştiri yapabilir hem de Türkiye'nin hangi dış etkiyle nereye sürüklenmek istediğini daha net görebiliriz. Yeter ki bilelim. Bilip de bozamayacağımız bir oyun yok. Tabii ki hamaset yerine realist olmak kaydı ile.