Referandum izlenimleri kapsamında Afyonkarahisar'dayız. MHP lideri Devlet Bahçeli'nin konuşması öncesi ilk durağımız -yolumuzun üstündeki- Gömü Beldesi. Fatih Camii'nde Cuma Hutbesi'ni dinliyoruz. Suriye'nin İdlib kentindeki acı paylaşılıyor. Hoca'nın "Zulme karşı çıkmayanın kurtuluşu yoktur" sözü, bizim için bir anda 16 Nisan'ın anlamı ilebütünleşiyor. Türkiye, 16 Nisan'da sadece 80 milyonun geleceği adına sandığa gitmiyor. Tüm mazlumların kaderi de aynı sandıkta buluşuyor.
***Afyon Cumhuriyet Meydanı'na vardığımızda, bayraklarla birlikte Devlet Bey'e ithafen asılan dev afiş dalgalanıyor: "Cumhuriyetin kazanıldığı topraklara hoş geldiniz. Cumhuriyet için Evet."
Meydandaki kalabalık, sakin bir şekilde Devlet Bey'i bekliyor. Bahçeli, meydanın girişinde atlılar ve karanfillerle karşılanıyor. Gençlerin tişörtlerine basılan "sözler" hem MHP içindeki örtülü hesaplaşmaya hem de Türkiye'ye dair hesaplara cevap niteliği taşıyor:
"Diyorsa Devlet. Elbette Evet."
Devlet Bey, Suriye'deki katliama sert tepki göstererek başlıyor hitabına. Ardından, Türkiye'nin etrafındaki ateş çemberini anlatıyor. "Ülke kuşatma altında iken devleti kaderi ile baş başa bırakamazdık" mesajı veriyor. "Neden Evet?" çizgisinde durduğunu izah ederken 15 Temmuz darbesine ve içinde barındırdığı işgal planına dikkati çekiyor. "Ederi 1 dolar olan şerefsizlere millet dersini verdi" dediğinde, meydandaki heyecan dalgası ikiye katlanıyor. Ve nihayet "PKK, FETÖ, DEAŞ terör örgütlerinin kiralık katiller olarak Türkiye'yi hedef aldığını" vurguluyor.
Konuşması boyunca soru-cevaplarla kitleyi canlı tutuyor. "Devlet için Evet mi?" Evet. "Millet için Evet mi?" Evet. "Cumhuriyet için Evet mi?" Evet. "Milli beka için Evet mi?" Evet. Cevaplar olumlu geldikçe coşkusu artıyor:
"Yine Evet. Sonuna kadar Devlet. Sonsuza kadar millet!"