Ekonomik geçiş dönemlerinde öncelikli mesele "orta sınıfın" ayakta tutulmasıdır. Kuşkusuz, belirsizliğin azaltılması, öngörülebilirliğin artırılması da diğer önemli başlıklardır. Dar ve sabit gelirliler olarak adlandırılan grupların enflasyon karşısındaki refah kaybının telafisi sosyolojik olduğu kadar politik açıdan da gereklidir.
Neden?
Çünkü fiyat değişkenliğinin hızlandığı dönemlerde, mal ve hizmet bedellerine uyarlama yapabilen ekonomik kesimler bir şekilde kendini koruyabilirken, orta direk dezavantajlı konumdadır. Üstelik asgari ücretliye, memura, emekliye, çiftçiye dönük mali ayarlamaların cari açığa veya enflasyona yol açacağı tezi, zamana ve zemine göre anlam ifade eder. Ama o gün bugün değildir. Daha doğrusu günümüz şartlarında alt ve orta gelir gruplarına sağlanan artışlar, esasen hayatı idame ettirme odaklıdır. Yani lüks tüketime, marka harcamasına yönelmesi söz konusu olmayacağı gibi aksine ekonomik aktivitenin canlılığı ile kamu gelirleri bakımından pozitif etki yaratması da kuvvetle muhtemeldir.
Tabii bu arada işverenin, işçilik maliyetleri de...